22/02/2004 – Olağan Devre – (7. Pazar Günü) -  C

İlk Okuma                        1Samuel 26,2. 7-9. 12-13. 22-23                         Mezmur 102

Ikinci Okuma                        1Korintoslulara 15,45-49                               İncil   Luka 6,27-38

 

Bugün İsa gözlerimizi açarak O’na olan imanımızın sonuçlarını gösteriyor, O’nu kabul etmenin O’nun sözlerini dinlemenin meyvelerini gösteriyor. Kim İsa’yı sevmiyorsa ve O’nu kendi “yaşamı” olarak kabul etmiyorsa bu günkü eğitimini de kabullenemeyecek, ve yaşamasını imkansız gibi görecektir. İsa’yı dinlemeden önce tövbe ederek hayatımızı değiştirmeliyiz, O’na tam olarak güvenmeliyiz: ancak o zaman O’nun öğretileri hikmetle dolu gözükecek ve bize yaşam verecektir! İsa, ayaklarını yıkatmak istemeyen Petrus’a “daha sonra anlayacaksın” demişti; aynen bize de böyle oluyor. O’na iman ettikten sonra, O’na tam olarak güvendikten sonra, kanunlarının güzelliğini ve değerini anlayacağız.  

İsa’nın sözlerini dinlemeden önce Samuel’in birinci kitabında anlatılan bir olayı dinleyelim. Kıskançlık yüzünden ölümcül bir düşman haline gelen Samuel’in ordusu Davud’u izler. Bu olay esnasında Davut’a kendini korumak hariç, düşmanı olan kıralı öldürme fırsatı da doğar. Ona tavsiye verenler Samuel’i öldürmesini isterler, ama o “Rabbin kutsadığının” yaşamına saygı duyar, Allah’ın kutsamış olduğunu öldürmenin Allah’ı düşman kılmak olduğunu bilir.

İsa, her insanın “Allah’ın bir imajı” olduğunu söyler ve her insanın yaşamının Peder sevgisiyle kutsandığını anlatır. Özellikle O’nu dinleyen şakirtler Peder’in her insana olan sevgisinin birer şahidi olmaları gerekir: onlara yapılan eziyetleri cezalandırmaya kalkışmamaları gerekir. İsa, bize Peder’in gerçek yüzünü gösterir. Merhametli Peder’i  biz de tanıdıkça başkalarına tanıtmalıyız. O’nu vaazlarla anlatmaya çalışmayalım, olağan dışı yaşamımız O’nun şahitliğini yapacaktır.

İsa iki kere tekrar eder: “Düşmanlarınızı seviniz!” düşmanları sevmek normal değildir. Düşmanlarımı sadece başka bir düşmanımın kurbanı olarak gördüğümde bunu yapabiliyorum. Beni maaf etmek isteyen biri, bir kardeşin yaşamını maaf etti, o derecede ki onu bana karşı kışkırttı. Ben bu kardeşimi ortak düşmanımızdan kurtarmalıyım: bunu sevgimin şarabı ve yağı ile yapıyorum. Düşman küfrediyor, kin besliyor, şiddetli davranıyor, tokat atıyor, elbiseleri yırtıyor: onun kötülüğünden korunmalıyız. Ben onun gibi aynı şekilde cevap verirsem, onun gibi olurum, iyiliğimi kötülüğe çeviririm, üzerimde negatif bir etkisi olur. Ben iyi isem, niçin kötü olayım? İyilik, gerçek sevgi, cömertlik, gerçek olduklarını ve “hayırsızlara ve kötülere karşı iyi olan” Peder’e layık, olduklarını kanıtlasınlar diye  denenmeleri gerekiyor. Peder’in sevgisine benzer bir sevgim yoksa, kendimi nasıl Allah’ın evladı olarak sayabilirim?

Gerçek düşmandan onu severek, Allah’ın sevgisiyle severek korunuyorum. O zaman ben kötülüğe karışmayacağım ve belki onun tuzağına düşmüş kardeşimi de elinden koparabileceğim.

İsa’nın bilgileri kuvvetli, hayret uyandıracak tipte ve harikuladeler. Onların güzelliklerini anlayabilmemiz ve tatlarına varabilmemiz için onları sık sık okumalıyız. O sevgiyi insanların kurduğu sınırların ötesine taşıyanların ödüllendirileceklerinden de bahseder. “Sizin ödülünüz büyük olacak ve Çok Yüce Olan’ın evlatları sayılacaksınız!”. Sevgi af olmalıdır, hatta öyle büyük bir sevgi olmalıdır ki yargılamamayı ve mahkum etmemeyi  de kapsamalıdır. Sevgimiz ve duamızla düşmanımızı Allah’ın önüne götürmeliyiz: orada hepimiz eşit derecede seviliyoruz, teselli oluyoruz, güçleniyoruz, yenileniyoruz!

Orada Allah’ın önünde sadece ilk Adem gibi yaşayan canlılar olmayacağız, son Adem gibi yaşam veren ruh, olacağız. Allah’ın kalbinde biz ve düşman dediklerimiz, ruhani ve göksel, olacağız. Topraktan olmak, olduğumuz gibi olmak, dünyevi şeylerle uğraşmak, maddi huzuru arayan egoizme bürünmek, bizi inciten ve yaralayan davranışların aynısını göstermek, çok kolay! Ancak Allah bizi kendisine benzer istiyor, gerçekten yeni ve değişik olmamızı istiyor. O, İsa vasıtasıyla bize kötülüğe iyilikle cevap verebilme mutluluğunu ve imkanını veriyor. O zaman da dünyevi değil göksel oluyoruz!

Eğer biri sana, İsa’ya itaat ederek ayaklarının yere basmadığını söylerse, ona haklı olduğunu söyle ve senin ayaklarını gökte tutmak istediğini de ekle. İsa’yı kabul mu ettin? O halde gökselsin, bu gözüküyor, gözükmesi gerekiyor. Aziz Pavlus başta olmak üzere Hıristiyanlara, bu dünyadan olmadıklarını söylediklerinde, alınmadılar, tersine! Değişik olarak tanınmaktan gurur duyuyoruz. Dünyada Marslılara ihtiyaç yoktur, ama sevgileriyle başka türlü yaşayanların örneği önemlidir. Sadece yakınlarını, onlara iyilik yapanları veya karşılığını alacaklarını bildiklerini sevenlerden, daha başka şekilde sevenlere ihtiyaç vardır. 

Rabbimiz İsa, sevgimde senin sevginin bulunması için, uygun olarak yaşama fırsatını ver bana. Beni Ruh’unla aydınlat, sana olan imanımı güçlendir, Peder’in merhametli sevgisinin aracı olmamı sağla!