25/07/2004 – Olağan Devre 17. Pazar Günü - C
İlk
Okuma Yaratılış
18,20-21.23-32 Mezmur137
İkinci Okuma Koloslulara 2,12-14 İncil Luka 11,1-13
Bu günkü metinler bize İbrahim’in
ve İsa’nın dualarını gösteriyorlar. İbrahim üç melek
misafir ediyor ve onlarla konuşurken Allah ile konuşuyor. Sodom ve
Gomor’un başına gelecekleri öğrenince onlar için şefaatte
bulunuyor, dua ediyor. Kendini Allah’tan daha merhametli zannediyor: gerçekte
Allah’ın arzuladığını kendi teklif ediyor. Şehri
bağışlamasını istiyor, çünkü belki de orada
yaşayan elli, kırk veya otuz iyi insan bulunuyordur. Ancak
İbrahim 10 kişiden de az iyi insan varsa şehrin
bağışlanmasını isteyecek kadar cesareti yoktur. Biz Allah’ın
nasıl davrandığını biliyoruz. Hiç kimseyi
bulamayınca dünyaya tek “Doğru” olanı gönderdi, ve onun sevgisi
uğruna herkese kurtuluş imkanı yaratmıştır. Aziz
Pavlus bu imkanın vaftiz ile somutlaştığını
söylemektedir. Vaftiz ile yeni,
değişik, kutsal ve Allah’ın hoşuna giden bir yaşama
başlamaktayız, bu yeni yaşam insanlara ahenk ve barış
getirmektedir. Böylece biz sadece
kurtulmakla kalmıyoruz, diğer insanların da kurtuluşuna
katkıda bulunuyoruz, gerçekten değişmeye ihtiyacı olan
dünyanın değişmesine katkıda bulunuyoruz.
Dünyayı değiştirmek için
ne yapmalıyız? İlk önce kendimiz tövbe dip yaşam
değiştirmeliyiz ve vaftizimizi yaşamalıyız. Nasıl
tövbe edelim? Dua ederek. Hatta dua etmeyi öğrenerek. İbrahim en iyi
insanmış gibi dua ediyor, ama onun duası çok fakir. Çünkü
Allah’ın planlarını değiştirmek istiyor, daha iyisi
varmış gibi... İsa’dan dua etmeyi öğrenmeliyiz. O tek
“Doğru” dur ve onun sayesinde dünya kurtuluyor. Ancak O bize gerçek
duayı, tövbeye götüren duayı öğretebilir.
Dua ettiğimiz zamanlar birçok kere
İbrahim gibi davranıyoruz ve Allah’ın fikirlerini
değiştirmeye uğraşıyoruz, bize göre iyi ve doğru
olanı yapmasını istiyoruz. İsa’nın duası da böyle
mi? Havarileri İsa’yı dua ederken gördüklerinde daha dua etmeyi
bilmediklerini anladılar ve O’ndan dua etmeyi öğretmesini istediler.
Belki bizim de dua etmeyi öğrenmemiz gerekiyordur...
İsa onların
arzularını gerçekleştirmek için onlara “Göklerdeki Pederimiz”
duasını öğretiyor. Elbette İsa Allah’tan bir şeyler
elde etmek için bize sihirli bir formül vermiyor. Kalbimizin değişmesini
gerçekleştirecek, Peder’in kalbine yaklaştıracak ve kendi
oğul durumuna getirecek bir dua teklif ediyor.
Bu duanın ilk bölümü Peder’e sevgi
ile bakmamızı sağlıyor, onu bir baba gibi
çağırmamızı öğretiyor ve dolayısıyla bizi
sevdiğini, bize hayat verdiğini ve kendisini bizden sorumlu olarak
hissettiğini hatırlatıyor.
Peygamber Hezekyel’i okurken
Allah’ın, adını putperestlerin arasında da
kutsallaştırmak istediğini, yani herkes, dinsizler
tarafından bile, ciddi ve sadık bir şekilde seven tek Allah
olarak tanınmak istediğini anlıyoruz. Halkını
toplayarak, arındırarak ve onlara yeni bir yürek vererek Allah kendi
adını kutsallaştırıyor. O halde biz de Onun
adını kutsallaştırmak istediğimizde Kilisesinde
toplanmayı arzulamalıyız, putperestliklerden, boş
şeylerden ve geçici şeylerden arınmalıyız. Sonra da
hükümdarlığı için oğulları olarak cömertlikle
çalışmaya ve itaat etmeye kendimizi vermeliyiz. Duanın bu ilk
bölümü kendi arzularımızdan ve sözde ihtiyaçlarımızdan
dikkatimizi çeviriyor, ilgimizi Peder Allah’ın projelerine çeviriyor
böylece bizi egoizmimizden kurtarıyor!
Duanın ikinci bölümü bizi tövbe
yolunda ilerletiyor. Hiç kimse kendi için bir şey istemiyor, hep “bizim” için isteniyor. “Biz” derken
Havarileri ima ediyoruz yani Kiliseyi. Kilisenin ihtiyacı olan ekmeği
birleştirici özelliği için ve dünyadaki misyonunu sadakatle yerine
getirebilmesi için istiyoruz. Bu nasıl bir ekmek? Bu ekmek Evkaristiya’dan
başka bir şey olamaz çünkü o bizi birleştiren ve kuvvetlendiren
ekmektir. Hatta bu ekmek Evkaristiya’ya katılarak
aldığımız Kutsal Ruh’tur. Bizi kardeş kılan
ruhtur! İmanlı kardeşlerin veya bu duayı daha
öğrenmemiş kişilerin, maddi ve manevi ihtiyaçlarına
duyarlı kılan ruhtur. Arzuladığımız affı da
sadece kendimiz için değil tüm kardeşlerimiz için istiyoruz, çünkü bir aile olduğumuz için her
kardeşin günahı üzerimize yüklenir. Kilise bir ailedir, affeden bir
ailedir: ta başından beri affetmeyi öğrenmiştir. Stefanus
Saul’ü affetti, ve o zamandan beri Kilise düşmanlarını
affediyor: bunu sevinçle Peder’e söyleyebiliriz ve böylece O da merhametini
bize vermeye kendini mecbur hissedecektir. Kötünün denemeleri
kardeşlerimizi takip etmektedir ve Kiliseyi bölmeye
çalışmaktadır. Hepimizin denenmelere dayanması, birlik
içersinde kalması ve imanda direnmemiz için Allah’tan güç dileyelim.
İsa’nın bize
öğrettiği dua ile dua ederek tövbede, Peder’e doğru yolumuzda ve
hükümdarlığını kurmakta ilerliyoruz! O zaman da Sodom’a
benzeyen dünyamız yok olmaktan kurtulabilir! Bizim de dahil olduğumuz
Kilise, İsa’nın, Oğul’un, Doğru’nun
varlığını içinde sağlam tutmaktadır ve bu
sebepten umudumuz gerçekleşecek ve
dünya kurtulacaktır.