01/08/2004 – Olağan Devre (18. Pazar Günü) – C
İlk Okuma Vaiz Kitabı 1,2; 2,21-23 Mezmur 94
İkinci
okuma Koloslulara
3,1-5.9-11 İncil Luka 12,13-21
Uykusuzluk eski bir hastalıktır: ondan Vaiz Kitabının
yazarı, Derlemeci bile bahsetmektedir. Tüm şeylerin boşuna
olduğu ve geçici olduklarını düşündükçe ve aynı
zamanda her gün yapılana bir anlam vermeye çalışınca
çoğu kez hayal kırıklığına uğruyoruz ve
kafamız karışmaktadır. İncil’de de İsa bu
tartışmayı sürdürüyor ve yıllarca çalışan
insanlara dikkati çekiyor. Onlar yıllarca para topluyorlar ve bu paralar
yıllarca süren kavgaların ve anlaşmazlıkların
kaynağı oluyorlar. Biz etrafımıza bakıp aynı
şeyi görüyoruz: birbirinden nefret eden kardeşler, birbirlerini kıskanan kız
kardeşler, birbirlerini
kırıyorlar ve birbirlerine zarar veriyorlar, hatta sihirbazlara büyük
paralar vererek birbirlerine zarar vermeye,
işlerini bozmaya veya ilişkilerine zarar vermeye
çalışıyorlar.
Zengin hatta çok zengin kişiler ve aileler zenginliklerini nasıl
saklayacaklarını bilemiyorlar. Öyle olaylar oluyor ki onların
karşısında gülelim mi ağlayalım mı bilemiyoruz!
İyi ve cömert ebeveynler, yaşam boyunca evlatlarına rahat edecek
bir yaşam bırakmak için çalıştıktan sonra onlara
sadece sorunlar ve anlaşmazlıklar dolu mutsuz bir yaşam
bıraktıklarını görürler.
İsa mutlaka zenginliklerin getirdiği gerçek tehlikelerden bizi
uzak tutmak ister: bunların arasında en kötüleri cimrilik, katı
kalplilik, merak, heyecan, ve daha birçok kötü sonuç. Bu sebepten kim
İsa’dan miras haklarını elde etmek için yardım istiyorsa,
İsa onlara sahip olma arzusundan uzak durmalarını söyler. Bu
bize acayip gelebilir: O adamın hakları var! Evet, haklar önemlidir
ama kalbimiz daha önemlidir! Miras önemli olabilir, ama iç huzur ve akrabalarla
anlaşmak daha da önemlidir: bunlara para ve mülklerden vazgeçerek
ulaşmaya da değer.
İsa’nın bu dersini çok ciddiye almış olan
Hıristiyanlar var, bazıları ile tanışma lütfüne
ulaştım! Onlar huzur ve barış uğruna evden, büyük
paralardan, tarladan veya başka mallardan vazgeçtiler. Onların
kalbinde Allah’ın Sözü, ışık, hikmet ve içsel hürriyetin
kaynağıdır, harika bir
zenginliktir. Onlara yaklaşınca gerçek hürriyet, hizmete hazır
olma duygusunu anlıyor doğruluk ortamında bulunduğunu
keşfediyorsun ve değerli olduğunu düşünüyorsun, çünkü onlar
Allah’ın dinlenebileceği bir ortam yaratıyorlar.
İsa cevabını bir misal anlatarak zenginleştirdi. Bu
misal o kadar basit ki açıklamalara ihtiyacı yoktur ve o kadar güncel
ki herkes gerçekleştiğini görmüştür. Zengin adam daha da zengin
olmaktadır ve fakirlere nasıl
yardım edebileceğini düşünmemektedir, sadece nasıl
daha da zengin olabileceğini düşünmektedir. Zengin
zenginleştikçe sadece kendi ihtiyaçlarını ve zevklerini
düşünür: “Ey canım, rahatına bak, ye, iç, yaşamın
tadını çıkar”!
İsa elbette öğretisini durumlarını
değiştirmeyi arzulamamaları için fakirlere vermektedir,
ayrıca sadece onlar Onu dinliyor ve anlayabiliyorlar. Onlar hikmetli
olabilirler yani Allah’ın hikmetini sahiplenebilirler. Tersine zengin
olmak isteyenler Allah’tan “akılsız” lakabını alıyor.
Akılsız adam, düşüncelerinde en önemli şeyleri göz önünde
tutmayandır ve bunun için kendi ve etrafındakiler için
yarattığı sonuçlar boş,
yersiz, zararlıdır. Sadece kendi için zenginleşmeyi
düşünen adam akılsızdır: o yaşamının bir ipe
bağlı olduğunu ve belki de emeklilik yaşına
varamayacağını düşünmüyor. Bir gün Allah’a
yaptıklarının, kararlarının hesabını
vereceğini düşünmüyor ve biriktirdiği zenginliklerin
barış ve huzur yaratmadıklarını görmüyor.
Allah’ın huzurunda elimiz boş çıkacağız ve O bize
emanet ettikleri ile ne yaptığımızı soracaktır.
Aziz Pavlus Paskalyada duyduğumuz sözleri bize tekrar
hatırlatır. Vaftiz ile öldük ve dirildik, bunun için yeryüzü ile
ilgili olan şeylerden vazgeçtik ve “göklerdeki
değerleri” arzuluyoruz ve o
yöne doğru yürümeye başladık. Gözümüz göklerdeki İsa’da
olsun ki kendimizi “kötü arzulardan, ve
putperestlik olan doymaz cimrilikten” uzak tutacak gücümüz olsun. Böylece
kendimizi kandırmayıp “akılsızlığa” yer
vermeyeceğiz. Her şeyin geçici olması hayal kırıklığı
ve uykusuzluk yaratacağına göklerde ebediyen hükmeden İsa’ya
bağlı kalmamız için sebep olacaktır.