15/08/2004 – Mereym’in Göğe
Alınması Bayramı
İlk
Okuma Apokalipsis 11,19;
12,1-6.10 Mezmur 44
İkinci
Okuma 1Korintlilere
15,20-26 İncil Luka
1,39-56
“Tanrının gökteki
tapınağı açıldı ve tapınakta Tanrının
‘Antlaşma Sandığı’ göründü”. Bu günkü bayramın okumaları bu okuma ile
başlamaktadır. Süleyman’ın yaptığı ilk Mabette,
Allah’ın Musa’ya emanet ettiği Kanunlar, Mısır’dan
çıktıklarında çölde gökten yağan man parçaları ve birkaç
tane daha kutsal eşya ile birlikte altın kaplı bir kasada
muhafaza ediliyordu. İsrail halkı yanında antlaşma
sandığı bulundukça, sanki Allah yanlarında imiş gibi
kendilerini emniyette hissediyorlardı. Antlaşma
sandığı en kutsal yerde muhafaza ediliyor, onu sadece Baş
rahip görebiliyordu. Şimdi en Kutsal Yer açık, herkes görebiliyor,
Allah’ın varlığından herkes faydalanabiliyor. Artık
Allah varlığını saklamıyor denilebilir, çünkü herkes
ona yanaşabiliyor, onunla beslenebiliyor!
“Antlaşma sandığı” Hıristiyanlar eski zamanlardan beri
Meryem’e verdikleri ilk lakaplardan biridir. Çünkü, gökyüzü yeryüzüne
eğildiği zaman, fiziksel olarak Allah’ın Oğlunu, Davut’un
Oğlunu, İnsan Oğlunu, fiziksel olarak
varlığını taşımış olan, O’dur.
Gerçekten de Meryem kendinde Allah ile insanlık arasındaki
antlaşmayı taşıyan sandıktır! İsa kendi
kanının “antlaşmanın
kanı” olduğunu belirtmiştir. İsa Meryem’in bedeninde
kapalı kaldı, böylece Meryem onun azizliğine hatta
ilahiliğine bile katıldığını söyleyebiliriz.
Sandıktan bahsedildikten sonra, doğum sancıları çeken
ve takip edilen bir kadından konuşulur. Böyle bir imajla Rab bize
Kilisenin yaşamını göstermek istiyor. Ama düşüncemiz ilk
önce “tüm ulusları yönetecek” Oğul’a,
yaşam veren kadına, gidiyor. Elbette her şeyin merkezi ve onun
da seçilme sebebi Oğlu’dur. Yaşamının ve hizmetinin
amacı da Allah’ın Oğlu, insanların
kurtarıcısı, Allah’ın hükümdarlığını
getiren, Oğludur. Allah ona sevgiyle hizmet edenleri
mükafatlandırır. İsa anlattığı birçok misal ile
Peder’in ona hizmet edenleri mükafatlandıracağını söyledi.
Bu günkü bayram bu vaatler üzerine dayalıdır.
Peder’in, Oğlu’nun itaatkar
ve sadık annesine sağladığı onur böyle bir
Oğul’un annesine layıktır. Allah’ın verdiği onur bir
madalya olabilir mi? Yoksa daha somut, daha tam, ebedi Allah’a layık bir
mükafat olacak mı?
Meryem, aynen antlaşma sandığı gibi içinde
taşıdığı varlığın tüm onurunu ve
kaderini paylaşıyor. Bu sebepten Meryem’in öldükten sonra da mezarda
bedeninin çürümeyişi haberini kabul etmekte zorlanmıyoruz.
Allah’ın Meryem’e yaptığı bu lütfe biz Latin Kilisesi
Göğe Alınması diyoruz; doğu Kilisesi ise bu sırra
başka bir isim veriyor: Meryem’in uyuması! Meryem’e verilen bu
imtiyaz biz Hıristiyanlar ve tüm insanlar için büyük bir
armağandır. Biz Meryem Ananın şana bürünmesinden mutluyuz,
çünkü o bizim de Annemizdir. Ümidimizin sürmesi için gücü ondan alıyoruz.
Çünkü bir annenin mutluluğu oğullarının zenginliği,
tesellisi ve onur duymasıdır.
O halde bugün bayram yapalım, Pederimizin
onurlandırdığı Meryem’i kutlayalım! O bedeninde
ilahiyi taşıdı. Onunla birlikte Peder’in merhametini övelim,
fakirlere ve günahkarlara olan sevgisini övelim, hizmetkarlarının
alçakgönüllülüğüne bakan Allah’ı onunla birlikte övelim. Meryem’le
birlikte şükranımızı belirtelim, çünkü biz de
benliğimizde Oğlunun kişiliğini taşımaya
çağrıldık. Onun bedeni ile besleniyor ve böylece biz de Allah
ile insanlar arasında antlaşma sandığı oluyoruz.
Meryem’den bu lütfü sevinçle ve sadakatle yaşamayı öğrenelim. Bu
bizim için ağır bir görevden çok neşeli ve devamlı bir
şükran övgüsü olsun!