Olağan Devre (31. Pazar Günü) – C -
İlk Okuma Bilgelik 11,22-12,2 Mezmur 144
İkinci Okuma 2.Selaniklilere 1,11-2,2 İncil Luka 19,1-10
Aziz Pavlus dualarında
arzuladığı şeyleri bizimle paylaşıyor:
imanlı yaşamımızın meyvesinin Rabbimiz
İsa’nın şanı olmasını istiyor. Biz bu dünyevi şeylerle
ve sağlığımız, zevkimiz ve maddi huzurumuz için o
kadar meraklanıyoruz ki “sadece” İsa’nın şanını
arzulamak bize acayip geliyor! Ancak İsa’yı insanların kalbine
götürmeyi amaçlayanlar, bundan daha büyük ve derin bir sevincin, daha tam bir
mutluluğun ve birliğin
olmadığını, anlamaktadırlar. İsa’yı
başkalarının kalbine götürünce onları
yalnızlıktan, boşluktan kurtarıyor, kötü düşüncelerden
uzaklaştırıyor, yaşamlarını iyileştiriyor ve
dolduruyoruz.
Ancak Aziz Pavlus bazı kişilerin
İsa’nın adını kullanarak bizi yanılgıya
düşürdüğünü ve kafamızı
karıştırdığını söylüyor. Bunlar kim
olabilir? Bunlar Rabbin gelişini yakın göstererek, bizi
cezalandırmaya veya maaf etmeye geliyormuş gibi korkutmak, huzurumuzu
bozmak isteyenlerdir. Biz tersine Rabbi sevinçle beklemek istiyoruz, çünkü o
bizi kötülükten kurtaracaktır ve bizi şanı ile
kaplayacaktır!
Bugün İncil bize İsa’nın
gelişinin ne kadar güzel olacağını söylemektedir: İsa Eriha
da dolaşırken onu görmek isteyen kalabalıktan hoşnut
değildir. Çünkü o kalabalık, kalpleri günahın etkisinden
kurtarmaya gelen, O’nu, ruhunun doktoru olarak görmemektedir ve O’na ihtiyaç
duymamaktadır. O ise, kendini günahkar olarak bilenleri aramaktadır. Ve
işte, bir ağacın dalları arasında günahkar olduğunu
bilen ve en azından O’nu görmek isteyen biri: bu adam ağaca
tırmanarak İsa’yı görmek istemektedir, çünkü onunla
karşılaşmaya layık olmadığını
bilmektedir. Yaklaşmaya cesaret edememektedir. Ama İsa onu
yanında istiyor ve onu çağırıyor. Günahkar, İsa’ya
hemen itaat ediyor ve ağaçtan iniyor, hissettiği büyük mutluluk bu
ilk yoldaki karşılaşmanın ürünüdür. Kalabalık
İsa’yı yargılıyor ve hor görüyor, çünkü herkesin
reddettiği kişi ile O karşılaşmak istemiştir.
Günahkar kalbinde sevinçle İsa’yı evine
götürüyor. Rabbin sevgisi sayesinde, Zakay, başkalarının ne
düşündüğünü görmezlikten gelebiliyor. İsa’yı kabul etmekle
Zakay fakirlere ve paraya da başka bir gözle bakmaya başlıyor.
Para ve zenginlik o andan itibaren onun için başka bir anlam
taşıyorlar: artık kalbinin ve düşüncelerinin hakimi
değillerdir, İsa’ya olan sevgisinin araçları olmaktadırlar!
Bundan böyle fakirler ve haksızlığa uğrayanlar, bu para
sayesinde Allah tarafından sevildiklerini anlayacaklardır, çünkü
ihtiyacı olana verilecektir ve insanlar arasındaki ilişkiyi
bozmayacak, tersine yenilerini kurmaya yarayacaktır.
İsa’yı kabul etmiş olmak, o adama
artık hemşehrilerine doyma sevincini de vermiştir. Daha önce hor
görülürken yeni bir kişiliğe kavuştu ve “saf” anlamına
gelen ismine layık oldu. Daha önceleri adıyla
çağrıldığında sanki alay ediliyordu. Adı,
yaşamının tam tersiydi. Şimdi ise, adıyla
çağrıldığında, utanmasına sebep
kalmamıştır.
İsa sadece varlığıyla büyük
bir değişiklik meydana getirmiştir. Şimdi Zakay
kurtulmuştur: artık ne paranın ne de insanların
dedikodularının kölesi değildir. İsa’yı kabul ederek
hür olmuştur ve bu hürriyet ona büyük mutluluk vermiştir. O, kaybolan
kuzu gibi, onu bulan çobanın aynı mutluluğunu
paylaşmaktadır ve eve dönerek emniyette ve diğer kuzularla
arkadaşlık ve birlik içersinde olacaktır.
Gel İsa, benimle de
karşılaşmak için gel. Ben de Bilgelik Kitabının
duasını tekrar etmek istiyorum. Ben de günahkarım,
yaptığım hataların farkındayım, ama senin
merhametine sığınıyorum: Sen var olan her şeyi seversin ve yarattığın hiç
bir şeyi hor görmezsin... Her şey senin olduğu için, Rabbim,
herkesi affedersin!
İsa’yı kabul ediyorum ve
insanların yargılarından uzak, sadece O’nunla beraber, tüm
yaşamımı ve içsel hayatımı, tekrar gözden geçirmek
istiyorum. İsa’ya itaat ederek daha dolu ve daha mutlu bir yaşam
bekleyen diğer insanlar için bir işaret olmak istiyorum.