07/11/2004 - OLAĞAN
DEVRE - 32. PAZAR GÜNÜ - C YILI
İlk okuma 2.Makabe 7,1-14 Mezmur 17 (16)
Kinci okuma 2.Selanik. 2,16-3,5
İncil Lk. 20,27-38
"Herkes iman sahibi
değildir":
bu sözlerle Aziz Pavlus, Hıristiyanların
karşılaştıkları sayısız zorlukların
nedenini açıklıyor. Nitekim Hıristiyanlar sık sık "ahlaksız
ve kötü insanlar" arasında yaşamaktadır:
bunların da böyle olmalarının sebebi imansız
olmalarıdır. İman sevgiyi ve hikmeti yaratır,
barışı ve iyiliği arayan bir kültürü inşa eder,
herkese teselli ve destek vermek ister, insanlara kendini sunmak için
fırsatlar arama, arzusu yaratır. Nitekim iman, Sevgi
Allah'ının armağanıdır, günahkârlar uğruna
kendisini feda eden Rabbimiz İsa Mesih'in Babası olan Allah'ın,
armağanıdır.
İman eden, kendisini feda etmekten çekinmez
ve hayatını sunabilmekten sevinç duyar.
"Herkes iman sahibi
değildir":
iman eden bir kişi imansız insanlar arasında
yaşadığında, kendisini "kurtların
arasındaki bir kuz gibi" hisseder. Nitekim iman etmeyen,
seve seve imanlıları küçümseyip, engeller, onları rahatsız
edip, baskı yapar ve acı çektirir. Bu durum bir yenilik
değildir: tarih eski zamanlarda, geçenlerde ve günümüzde de olmuş,
yakın veya uzak, böyle durumlarla doludur.
Aziz Pavlus bu durumdan korkmuyor. Rabbin
sadık olduğunu, bu zorluklarda güç verip, şeytandan
koruyacağını biliyor. Rab bizi, çevremizdeki nefretin
yüreğimize girmemesi, bize acı çektiren
imansızlığın içimizde yerleşmemesi için, korur. Aziz
Pavlus sadece dua etmemizi tavsiye ediyor: fakat duamız, zulümden
kurtulmamızı dileyen değil, zulmün İncil'in ve onu kabul
edenlerin sevincinin yararına olmasını dileyen bir dua
olmalıdır!
İlk okuma, Kral Antiyokus zamanında,
yani hemen hemen Mesih'ten iki yüz yıl önce, olduğu bir zulüm
olayından bahsetmektedir. Kendi dininin yasalarını
çiğnemeye mecbur edilen yedi kardeş, vicdanlarına
karşı davranmaktansa ve Atalarının Allah'ına
karşı gelmektense, işkence edilip, öldürülmeyi seçiyorlar.
Buna benzer durumlarda, sadece Aziz Pavlus'un
zamanında değil, sonra da ve günümüzde de, çok Hıristiyan
bulunuyor. İmandan dolayı bir çok insan acı çekiyor, çünkü
onların her seçimi, güncel düşünce ve davranma tarzına
karşı geliyor; günümüzdeki yaygın zihniyet, hem aile, hem hayata
değer verme, hem vücudun ve ruhun iffeti konusunda, hıristiyan
prensiplerine karşıdır: böyle olmasının sebebi de,
dünyanın Mesih İsa'yı reddetmesidir.
"Herkes iman sahibi
değildir":
Mesih İsa da, insanı seven, günahkarları kurtarmak isteyen Peder
Allah'a olan imanı yüzünden, acı çekti. İsa'nın önünde de,
iman etmek istemeyenler vardı. İman, hayatın her yanı ile
ilgilidir, zenginlik ile de. Bu yüzden zengin olanlar ebedi hayata, cennete ve
cehenneme inanmak istemiyorlardı. Sadukiler, Yeruşalem'lilerin en
zengin kişileri idi. Keyiflerine bakıp, bir konuşma ile
halkın imanına engel koymak istiyorlardı. Rahatlarına göre
yaşayabilmek için, Allah'ın Sözü olarak, Kutsal
Yazılarının sadece ilk beş kitabını kabul
ediyorlardı, çünkü bunlarda ebedi hayattan bahsedilmediğini
düşünüyorlardı. İsa ise, Allah'ın Sözünü sevgi ve hikmetle
okumayı biliyor: O, o Kitaplarda da, Peder'in projesini, yani
sonsuzluğa dek, oğulları olarak, O'nunla beraber
olmamızın projesini okumayı biliyor. Peder Allah insanları,
ölüme terk etmek için, yaratmadı: böyle olsaydı, O'nun sevgisi, ne tür
bir sevgi olurdu? Ne tür bir sadakat olurdu? "Allah, ölülerin,
yani boşluğun ve hiçliğin değil,
yaşayanların Allah'ıdır". O'nun gözlerinin
önünde, biz asla ölmüş olmayacağız, hatta bu dünyadan öbür
dünyaya geçeceğimiz zaman, hayatımız bu dünyanın
sınırlarından özgür olacak. Öbür dünyadaki sevgimiz sadece
birkaç insan için, bir karıyla, bir kocayla sınırlı
olmayacak: tersine Peder'in sevgisinin bütünlüğüne
katılacağız!
Bundan başka İsa bize,
bazılarının, Allah'ın çağrısı ve
armağanı olarak, şimdiden sevginin bu boyutunu
yaşayabileceklerini söylemekten, mutlu. Sevginin farklı bir
derinliğinin var olduğunu, Allah'ın sevgisinin derinliğini
var olduğunu ilan etmek için ve ebedi hayatı insanlara
hatırlatmak için, evlenmekten vazgeçenler var! (O zamanlar için bu,
duyulmamış ve inanılmaz bir seçim idi!) İsa'nın
sevgisi için yaşanan ve sunulan bakirelik, hepimizin beklediği
dirilişin somut bir ilanıdır. Ve eğer dirilişi
beklemekteysek, bu dünyanın zenginliklerinin ve onurlarının
hükmü altında kalmış olmayacağız; tersine acı
çekmek, alay edilmek ve haksızlığa uğramak pahasına,
imanımıza sağlam olarak bağlı kalacağız.
Bugün yeniden, imanımızı ciddi bir
şekilde yaşamaya karar verelim: sayısız şehitlerin
örneği, dünyanın çok yerinde acı çeken kardeşlerimizin
haberi, ve dirilişin gerçeğini gözler önüne sermek için evlenmekten
vazgeçen insanların, aramızda bulunması, bize yardımcı
olacaktır!