21/11/2004 - OLAĞAN DEVRE - 34. PAZAR GÜNÜ - C
İlk okuma
2Samuel 5,1-3 Mezmur
122 (121)
İkinci okuma
Kol. 1,12-20 İncil Lk. 23,35-43
"Allah, bizleri karanlıkların
güçlerinden kurtarıp sevgili Oğlunun krallığına
eriştirdi".
Bu sevgili Oğul'a doğru, bugün, sevgi ve minnet dolu
bakışlarımızı çevirmekteyiz.
Her mutluluk ve her teselli, insanlarla olan her gerçek ve derin birlik,
her yürek huzuru bize, İsa sayesinde bağışlanıyor;
çünkü O, günahkar olan bizler için hayatını feda etti ve itaatinin
meyvesi olarak bunu elde etti. Aziz Pavlus, düşünceleri
aracılığıyla, İsa'yı sevmemize yardımcı
oluyor.
"Mesih, görünmez Allah'ın
görüntüsüdür".
İsa'nın "Beni görmüş olan, Baba'yı
görmüştür" diye söylediği gibi, görünmez Allah, İsa'da
görünür oldu. Artık görünmez Allah saklı değil,
"gizemli" değil, fantezi ve akıl yürütmeler
aracılığıyla O'nu tasavvur etmeye gerek kalmadı:
Allah, İsa'nın şahsında ve yaşamında kendisini
tanıttı. Bunun için Peder'in hoşuna gitmemiz için,
İsa'yı kabul etmeye, O'nun duygularını ve ruhunu
benimsemeye çalışıyoruz.
"O, kendisinin manevi bedeni olan Kilise'nin
başıdır". İsa bizden ayrılmıyor, bizden uzak değildir. O, O'na
ait olanlarla, O'nun adında vaftiz edilenlerle, Allah'ın halkını
oluşturanlarla daima birliktedir. Mesih İsa bu halkın kralı
ve başıdır, O, ilk olandır. Herkes O'na
bağlıdır, çünkü birlikte kalmak için ve sevgiyle birbirlerine
hizmet edebilmek için, herkes O'ndan güç alıyor. Bedenin bütün üyelerine
varlık ve anlam veren, İsa olduğu için, O, "her şeyde
ilk yeri" aldı, çünkü bütün şeyler O'nun sevgisiyle sevenlerin
hizmetinde bulunuyorlar.
"Allah yetkinliğinin tümünün O'nda
bulunmasını uygun gördü": yani İsa'da hiçbir eksiklik yoktur, ne
sevgi ne de bilgelik konusunda; O'nda tanrısallık bulunuyor, O'nda
Allahın kendisi mevcuttur!
Mesih İsa'ya bakarak, bizi sevip bekleyen Allah'ı görüp,
tanıyoruz.
Maalesef O'na olan bakışımız günah ve egoizm yüzünden
sık sık bozulmuş oluyor. Bazen O'na, İsa'nın haça
gerildiğinde orada duranlar gibi, bakıyoruz: onlar sadece, insanlar
tarafından ölüm cezasına mahkum edilen birini, çok acı çeken ve
Allah tarafından lanet edilmiş olarak sayılabilecek bir
insanı görüyorlardı. İncil'in bu sayfasına bakalım.
"Halk orada durmuş bakıyordu": halk karar vermiyor. İsa'yı,
herkese iyilik eden biri olarak tanımışlardı, O'nu
dinleyerek, bilginlerinden daha hikmetli olduğunun farkına
varmışlardı, fakat şimdi O'ndan şüpheleniyorlar, çünkü
'bilgili' din yöneticileri O'nu reddetmektedirler.
"Yöneticiler, O'nunla alay
ediyorlardı": İsa'nın başkalarını
kurtardığını biliyorlardı. Onlar O'nun
yaptığı mucizeleri ve, kendisinin, sadece Allah'ın
hoşuna gittiğini değil, Allah'ın Mesih'i de olduğunu
gösteren ispatları da hatırlıyorlar; fakat bunları, minnetsizce
ve mucizelerin anlamını kabul etmeden, hatırlamaktadırlar.
Onlar İsanın karşılıksız sevgisini görüp, onu
kıskanıyorlar; sadece kendilerini düşündükleri için,
İsa'nın da onlar gibi olmasını, kendisini düşünmesini,
istiyorlar: "kendini kurtarsın!". Fakat İsa,
gerçekten "Allah'ın seçtiği Mesih"
olduğundan, kendisini düşünmüyor, kendisini Allah'ın hikmetine
tamamen teslim ediyor. İsa'nın haçı Allah'ın projesindeydi
ve Peygamberler daha evvel O'nun ıstıraplarını
bildirmişlerdi.
"Askerler de onunla alay
ediyorlardı" ve Pilatus'un O'na verdiği, "Yahudilerin Kralı",
unvanını kullanarak, O'nu salak olarak görüyorlar. Kutsal
Yazıları tanıyan İsa ise, bu unvana göre kendi ölümünün
boşuna olmadığını, tersine, sunuş olarak,
herkesin yararına sevgi kurbanı olarak, gerekli olduğunu
biliyordu. Din yöneticileri gibi, askerler de, "kurtar
kendini!" diyorlar. Kendini kurtarmak, her insanın doğal
eğilimidir, fakat dünyayı kana bulayan ve insanları birbirlerine
karşı koyan, şiddet ve zorbalığın
kaynağı, korkudur. İsa kendisini ölümden değil,
dünyayı kötülükten kurtarmak istiyor!
Haça gerilmiş suçlulardan biri "kendini de
bizi de kurtar!" diye ilave ediyor. İşte İsa
tam bunun için acı çekiyor ve ölüyor: bizi kurtarmak için. Öbür suçlu
bunun farkına varmıştı: iman dolu bir bakışla
İsa'ya dönüyor ve, bugün bizim de benimsediğimiz sözlerle, O'na hitap
ediyor: "Ey İsa! Kendi Krallığının Ülkesine
girdiğinde, beni hatırla!"
İsa'nın Hükümdarlığı, Peder tarafından O'na
verilmiş olan Hükümdarlıktır. O Hükümdarlıkta, herkesin
hizmetkarı olmak isteyen İsa, "İlk" ve
"Kral"dır. İsa mükemmel ve en güzel şekilde
kraldır, çünkü O'na itaat edenlere, O'nu kendi hayatlarının
kralı olarak kabul edenlere, dolu bir yaşam ve sevinç bağışlıyor.
Mesih İsa, Peygamberlerin sözlerini gerçekleştiren Kraldır, iyi
çobanın kendi koyunlarına davrandığı gibi,
halkına rehberlik eden, koruyan ve besleyen Kraldır!