09/05/04 - PASKALYA
DEVRESİ - 5. PAZAR GÜNÜ - C YILI
Birinci
okuma Hav. Kit. 14,21-27 Mezmur 145
İkinci
okuma Apokalipsis 21,1-5 İncil Yuh.
13,31-35
Bu günkü
İncil'in metni bizi, İsa'nın şakirtlerle
yaşadığı en samimi anına götürmektedir. Yahuda
İskariyot çıkmıştı; bunun için İsa
şakirtlere daha özgürce yüreğini açabiliyor: O'nun yanında,
İsa'ya danışmadan gizlilikte almış kararları
gerçekleştirmeyi isteyen ve parayı seven kapalı bir yüreğin
ağırlığı kalmadı. Yahuda, ölüme yol açan
Şeytan'ın projelerini gerçekleştirmek için evden
çıktı. İsa, Peder'e olan kendi sevgi sunuşunun doruk
noktasına ulaştığının bilincindedir; artık
O'nun yaşamının amacı, O'nun, "Senin
isteğini yapmak üzere, ey Tanrı, işte geldim" diyen
sözleri gerçekleşmektedir. Artık Peder'in "şanı",
yani O'nun sevgi dolu isteği görünmek üzeredir.
Peder'in
şanı tamamen Oğul'dadır. Oğul harika bir sevginin
güzelliğini ve büyüklüğünü, hikmetini ve
kutsallığını gösteriyor; bu sevgi sonuna kadar insanın
özgürlüğüne saygı göstermek isteyen bir sevgidir: o kadar ki,
koşulsuzca kendisini sunmayı bilmektedir. Peder ve Oğul tamamen
yaşanmış sınırsız bir sevgi
aracılığıyla birbirlerini bize tanıtıyorlar.
İsa kendini sunuyor ve Peder, Oğlu'nun sunuşunu kabul ederek ve
Oğlu ile birlikte kalarak, O'nu "hemen" yüceltecek,
yükseltecektir. "Hemen", Hoşea Peygamberin
söylediği gibi, "üçüncü günde" demektir.
Artık az
zaman kaldı, yalnızca birkaç saat. İsa bunu iyice bilip,
açıkça bildiriyor. Rabbin, şakirtlerine en çok söylemeyi
arzuladığı son samimi düşüncelerin, yüreğinden gelen
son öğütlerin zamanı geldi.
Mesih İsa
şakirtlerinin de, kendi yüceltmesine katılabilsinler diye, Peder'i
yüceltmelerini istiyor. O'nun sevgisinin bütünlüğüne
katıldıklarında, bunu gerçekleşecek. Bunun için İsa onlara
en değerli, en önemli sözünü, daha önce çeşitli şekillerde
vermiş olduğu öğretişinin amacı ve özeti olan "kendi
buyruğunu" bırakıyor. Bu emir yenidir ve daima yeni
olacaktır; ilk defa olarak duyuluyor, onu yaşayanların
hayatını da yenilmektedir. "Birbirinizi seviniz".
Allah'ı ve komşunu kendin gibi sevmeye emir eden buyruk zaten Eski
Ahitte vardı, İsa'nın getirdiği yenilik bu sözlerdedir: "birbirinizi";
yani "sevmeye gayret et, ama aynı zamanda alçakgönüllülükle
başkalarının sevgi eylemlerini de kabul et".
Başkalarının ayaklarını yıkamak büyük bir
sevgidir, buna rağmen insanlar arasında birliği
yerleştirmek için yetmez; bizim de, başkalarının
ayaklarımızı yıkamalarını kabul etmemiz
gerekiyor: o zaman gerçek bir birlik doğabilir. Alçakgönüllülük,
yumuşak huyluluk, kardeşleri saymak lazım. Küçük ve güçsüz
olmayı, başkalarının yardımlarına ve
düzeltmelerine muhtaç olmayı, kardeşlerin bizim için acı
çekmelerini de kabul etmek gerekir. Birliği doğuran
davranış, budur. Fakat bu da yetmez. İsa bize, "Sizi
sevdiğim gibi" diyor. Birbirimizi sevme
tarzını icat etmemeliyiz, İsa onu bize göstermektedir. İsa,
sadece Havarilerin ayaklarını yıkamanın sembolik eylemi
aracılığıyla değil, haçta tamamen gerçekleşmiş
sevginin bütünlüğünü yaşayarak, bize örnek oldu. "Gibi"
kelimesi, sadece alınacak sevgi örneğini değil, sevginin
nedenini de ifade ediyor, yani "madem ki, Ben sizi sevdim, siz
de..."! Biz iyi olduğumuz için değil, başkaları
layık oldukları için değil de, İsa bizi sevdiği için,
biz sevmekteyiz. Sevmemizin nedeni bu olursa, o zaman sevgimiz özgür,
karşılıksızdır ve... Allah'ın sevgisi gibidir!
Böyle bir sevgiyi
yaşayarak, gerçekten yeni bir şehirde bulunuyoruz: Allah'ın
yaşadığı kente, "gökten" inen
kutsal kente. "Taht'tan yükselen kudretli ses"şöyle
diyordu: "İşte, Allah'ın evi insanlar
arasındadır. Allah, onların arasında yaşayacak ve...
kendisi onların arasında bulunacak". Allah, Mesih
İsa'nın şakirtlerinin arasında yaşamaktadır: bu,
onların birbirlerine olan sevgilerinden bellidir! Bu
şekilde gözyaşları silinebilir ve Allah "her
şeyi yeniden" yapabilir.
İsa'nın
şakirtleri, Haçtan ve Dirilmiş İsa'nın sözlerinden kaynayan
Kutsal Sırları kutlamak için ve Rabbi övmek için
toplandıkları zaman, gökten inen bu kutsal kent yeryüzünde de
görünebilir.
Bu
toplanmayı kolaylaştırmak için, zor durumlarda ve ayartmalar
olduğunda da sadakatle devam ettirmek için, Pavlus ve Barnabas,
İncil'i duyurdukları şehirlerde (Listra, Konya, Derbe),
cemaatleri düzenliyorlar. Başladıkları misyonu bitirmek için,
kendi cemaatlerine dönüp, her şeyi anlatıyorlar: bu da, Kilise için
mütevazı bir sevgi eylemi ve birlik kaynağıdır. Mesih
İsa, O'nu sevenler tarafından bu şekilde yüceltilmiş oldu.
Kilisedeki çeşitli hizmetlerin organizasyonu, İncil'e göredir ve
sevgidir. Böylece Kilise, "güveyi için süslenmiş bir gelin
gibi" olmaktadır!