14/12/2003
- NOEL'E HAZIRLIK DEVRESİ - 3. PAZAR - C YILI
Birinci
okuma Sefanya 3,14-18
(Mezmur) İşaya 12,2-6
İkinci
okuma Filipililer 4,4-7
İncil Lk 3,10-18
Sevinçle coş, alkışla, sevin! Sevinç, insanın yüreğini tatmin
eden, en derin arzularını yerine getiren olayların meyvesidir.
Peygamber Sefanya halkı sevinmeye davet ediyor, çünkü halk, cezayı
kaldıran ve düşmanlarını uzaklaştıran,
Allah'ın özel müdahalesini ve yakınlığını
görecektir. Yüce ve büyük Allah da halkından memnun olacaktır!
Biz, sevinmeye çağıran bu davetin, İsa'nın gelişi
ile ilgili olduğunu kolayca anlamaktayız: suçlarımızı
kaldıran, O'dur; düşmanımızı yenen, O'dur;
aramızda olan, O'dur; şakirtlerini sevindiren ve onlarda
yaşayan, O'dur. Biz seviniyoruz çünkü Allah'ın vaatleri artık
gerçekleşti ve sürekli bize tekrarlanıp, bizim için yenileniyorlar:
nitekim İsa'nın gelişini kutlamak yaşamımızı
daha çok doldurabilir. Biz İsa'yı kabul ettik, fakat içimizdeki, ailemizdeki,
cemaatimizdeki, toplumumuzdaki yeni 'alanları' doldurabilir.
Peygamberin sözleri, Meryem'in melekten işittiği sözlerin
aynısıdır. Meryem o sözleri duyunca korktu, çünkü o kadar büyük
bir sevincin, kendi yaşamının bütün projelerini
değiştireceğini anladı. Gerçekten de sevinç, yeni
durumları ve başka insanları kabul etmek için, yüreğimizi
açar. İkinci okumada Aziz Pavlus diyor ki, sevindiğimiz zaman
başkaları iyi yürekliliğimizi tanıyıp, bize
yaklaşıp, bizi dinleyecekler.
Sevindiğimizde, çok şeyler değişiyor, Allah ile olan
ilişkimiz de, daha özgür ve huzurlu oluyor ve en zor, en ümitsiz
durumları da O'nun ellerine bırakmayı bileceğiz.
Yüreğimizde sevinç varsa, dualarımız ve yakarmalarımız
şükran duaları olacak, çünkü O'nun, bizi dinlemek, bir Baba gibi
sevincimizi çoğaltmak, dileklerimizi ciddiye almak istediğini
göreceğiz. Bizi ümitsizliğe kaptıran durumlar hiç olmayacak,
çünkü her zaman Göksel Pederimize güveneceğiz: aklımız bir çözüm
görmezse de, "Allah katında olanaksız hiçbir şey"
olmadığını hatırlayacağız. Allah'ın,
bizim için gelen Oğlunda gerçekleşen vaadine daima
güvenebileceğiz!
Yahya da Oğul'un gelişine bizi hazırlamak istiyor. Yahya
kendisine bütün gelenlere, vergi görevlilerine ve askerlere bile (bunlar dinci
insanlar tarafından lanetli olarak görülüyorlardı), kişisel ve toplumsal hayatı
düzelten davranışlar öneriyor. Onun tavsiyeleri yetingenliğe,
alçakgönüllülüğe, uysallığa, başkalarına olan
saygıya yöneltiyorlar. Bu şekilde yaşayan, İsa'yla
karşılaşmanın önemli anı için hazır
olacaktır!
Yahya İsa'yı, "benden daha güçlü olan biri" ve "Kutsal
Ruh'la vaftiz eden" olarak, tanıtıyor. Yahya suyla
temizliyor ve vaaz etmekle ve tövbe etmeye davet ederek, İsa'nın
eserinin zeminini hazırlıyor. Mesih İsa ise insanın
yüreğinde Allah'ın Ruh'unu yerleştirecektir. Kutsal Ruh,
ateş gibi, yanar, aydınlatır, ısıtır. İsa,
siyasi devrim yapmayacak: insanın yüreğini değiştirerek,
yeni bir yaşamı verecektir! İsa ile Yahya arasında fark
büyüktür: Yahya İsa'nın çarıklarının bağını
çözmeye bile layık değildir, fakat aynı zamanda da
Yahya'nın rolü çok önemlidir. Nitekim Yahya insanları
uyandırıyor ve İsa'yı, herkes tarafından dinlenilmesi
gereken son yargıç olarak tanıtıyor.
Bu Noel'e Hazırlık Devresinde, İsa'nın şakirtleri
olmamıza rağmen, onu hala tamamen kabul etmemişiz gibi, onu
bekleyelim. O'nu yeterince tanıdığımızı ve
sevdiğimizi sanmayalım, çünkü Rabbimiz İsa her zaman daha çok
sevgiye layıktır, O her zaman büyük ve güçlüdür;
yaşamımızdaki O'nun eseri hala bitmedi, çünkü içimizde O'nun
tarafından yakılacak ve yargılanacak çok şeyler var: O,
yüreğimizde, düşüncelerimizde, hareketlerimizde iyi buğday ile
birlikte saman da bulacak.
Yahya'nın görevi bizim için gereklidir. Onu dinleyelim,
alçakgönüllülükle alıştığımız
davranışları ve durumları değiştirmeye
hazırlanalım. O zaman İsa Kutsal Ruhuna bizi "batıracak":
böylece peygamber Sefanya'nın ve Havari Pavlus'un bizi davet ettikleri
gerçek sevinç, bizim olacaktır!