21/12/2003 – Noel Bayramına
Hazırlık Devresi - 4. Pazar
Günü - C Yılı
İlk
Okuma Mika
5,1-4 Mezmur 79
İkinci
Okuma İbranilere
10,5-10 İncil
Luka
1,39-48
Noel Bayramına
Hazırlanış Devresi, İnsanoğlunun güçle ve şanla
gelişini beklemekle başladı ve tarihte İsa’nın
geldiği zamanda onu karşılayan ortama dikkati çekerek, sona
ermektedir. Peygamber Mika onun hakkında şöyle yazıyor: “Kurtarıcı kral, ortaya çıkacak, Rabbin
kudretiyle ve Allah'ın yüce adıyla İsrail'in rehberi ve
çobanı olacaktır. Herkes huzur ve güvenlik içinde
yaşayacaktır, çünkü onun hükümdarlığı dünyanın
dört uçuna kadar yayılacaktır”. Peygamber: “Sen, Beytlehem, Efrata
ve Yahuda boyları arasında en küçük olduğun halde, İsrail'e
hükmedecek olan senden çıkacaktır” diyerek de O’nun
doğacağı yer hakkında bize kesin bir yer de göstermektedir.
Biz de, “Doğuran kadının
doğum yapacağı güne kadar” bekliyoruz! O’nu ümitle dolu beklemekteyiz ve O’nu sevinçle tanımaya
ve karşılaşmaya hazırlanıyoruz!.
İsa’yı görmesek bile, O’nunla
karşılaşabiliriz. İncil’in anlattığı olay
bizi bu gizeme sokmaktadır. Elizabet, karnındaki çocuğun
dürtmesi ile peygamberlerin bildirdiği Bebeğin annesini tanıyor.
Gizem içinde korunan Bebek, diğer saklı bebeği ve annesini
sevince boğuyor! Gözlerin bu işle hiç bir ilgisi yoktur, aynen
Tomas’ın Dirileni tanımasında rolleri olmadığı
gibi… sadece iman inandırıcı oluyor ve gözlerden çok kalplerin
açılmasını sağlıyor!
Zekeriya’nın evinin
kapısının önünde duruyoruz ve iman ve sevgi tecrübelerinin
dünyayı değiştireceği iki kadının birbirini
selamlamasını duyuyoruz. İman tecrübeleri şimdiden kendi
hayatlarını değiştirmiştir. Allah’ın
dualarını gerçekleştirdiğini ve hamile olduğunu fark
eden Elizabet, evinde saklı, harika bir bekleyiş içersindedir.
Meryem, “En Yücenin” diye çağırılacak bir Oğlun annelik
görevini yerine getireceğini öğrendikten hemen sonra, aceleyle yola
çıkar.
Bu iki kadın, birbirlerinden çok
değişiktir ve karşılaşıyorlar. İkisi de
Kutsal Ruh’un etkisi altındadır ve ağızlarını
açtıkları an, şükran ve övgü duaları söylemektedirler.
Elizabet Allah’ın en büyük eylemini övüyor, ona gelen Anne ile
karnında taşıdığı Oğlunu yüceltiyor.
Meryem’i, “Rabbimin Annesi “ diye
çağırıyor. Bu sözler,
İsa’nın Allahlığı ve Meryem’in ilahi anneliği
hakkında çok önemli iman bildirileridir. Bizim için bu sözler çok
önemlidir, çünkü duamızı uygun sözlerle söyleyebilmemiz için ve
Yazılara uygun, Kilisenin bize öğrettiği imana,
bağlanmamıza yardım etmektedirler. Ayrıca Elizabet,
Meryem’i imanı için de övmektedir: “İman eden sana ne mutlu, çünkü Rabbin ona
söylediği sözler gerçekleşecektir”. Elizabet, genç akrabasının tecrübesini gördü ve imanı ile
yola çıktığını anladı. Meryem, gerçektende
meleğin sözlerini ciddiye alarak onları Allah’ın Sözü olarak
kabul etti ve onlara uygun davrandı. Allah’ın Sözünün doğru
olduğuna inandı ve harekete geçmek için yeterli sebep olarak gördü.
Akrabasının selamına,
Meryem mezmurlardan alınmış sözlerle cevap vermektedir, bu da
onun dua içersinde yaşadığını göstermektedir! Bu
annenin ilk tepkisi sevinçtir, saf, neşeli, derin, ilahi bir sevinçtir. O
sadece bir kul olduğunu bilmektedir, ama insanları seven,
alçakgönüllüleri seven bir
Allah’ın kulu olmaktan mutludur. Allah onu kullanarak tüm insanlara olan
sevgisini gösterecektir. Kul olmak onun büyüklüğüdür, alçakgönüllü olmak
ise Allah’a yararlı olmanın garantisidir.
Meryem’in bu davranışı
Oğlunun da davranışı olacaktır. Bunu O, annesinden
öğrenmiş olabilir mi? Yoksa Meryem mi önceden O’ndan Allah’a uygun
olan davranış şeklini mi öğrendi? Yazılarda,
İbranilere Mektupta O’nun dünyaya gelerek Peder’in arzusunu
gerçekleştirdiğini söylenmektedir: "İsteklerini yerine
getirmek için, Allah'ım, işte geliyorum". O halde, O Allah’ın kulu olmak
istemektedir: ve bu görev için Allah’ın O’na
hazırladığı insan bedenini kullanmak istemektedir. Bu
davranışına O, Meryem’in karnında iken
başlamaktadır ve annesi bundan faydalanmaktadır.
Meryem Oğlunun gelişine
hazırlanmamız için gerçek yolu göstermektedir: O’na benzemeliyiz,
Peder’in arzularını gerçekleştirmeye daima hazır
olmalıyız, dünyadaki eylemine katılmak için kendimizi O’na
sunmalıyız.
İsa’nın bu seneki
gelişine kalbimizi hazırlayalım: her şeye hazır,
uyumlu, sadece O’nun arzularını isteyen bir kalp. Mika Peygamberin
sözlerini değiştirelim ve “Beytlehem, Efrata” yerine adımızı, ailemizin adını koyalım!
Barışı getirenin bulunduğu yerin yeni adı bu olsun!