01/01/07 - ALLAH’IN ANNESİ MERYEM
BAYRAMI – C
İlk Okuma Say.
6, 22-27 Mezmur 66
İkinci Okuma
Gal. 4, 4-7 İncil
Luk. 2, 16-21
Beytlehem’deki
çobanlar bugün bize dinlemeyi, itaat etmeyi, konuşmayı ve
paylaşmayı öğretiyorlar. Onlar meleklerin
olağandışı seslerini dinliyorlar,
olağandışı bir hızla da onlara itaat ediyorlar ve
dinlediklerini ve gördüklerini anlatmaktan çekinmiyorlar,
yaşadıkları tecrübeyi paylaşmaktan da sevinç duyuyorlar.
Çobanlar basit kişilerdir, kültürsüz, güvensiz, dünyanın
şanından uzak kişilerdir. Belki de bunun için ilk olarak
melekler korosunu dinlemek için ve onların ilahilerinin sadakatli
ileticileri olmak için Allah tarafından seçildiler. Çobanlar henüz
ispatları görmeyen Allah’ın Annesine sevinci tattıran ilk
şahitlerdir, çünkü onun bildiklerini tasdik ettiler. Meryem acı ve
reddedilmeyi yaşamıştı, bunlar onun imanını
deneyebilirdi. Çobanlar gibi, Allah’ın eylemlerinden zevk alanlar
diğer çok insan için sevinç kaynağı olurlar. Çobanlar sevinçle
konuşuyorlar ve Meryem sessizlik içersinde onları dinliyor. Meryem’in
bu sessizliği ne güzel!
“Meryem
ise, bu olaylar üzerinde derin derin düşünerek, onları kalbinde
saklıyordu”.
Meryem
beklediğimiz, kabul ettiğimiz, tüm adımlarını
izleyeceğimiz ve tüm sözlerini dinleyeceğimiz, Çocuğun Annesi! O
Anne, sadece Anne. Biz hiçbir zaman onu O’nun yerine koymayacağız:
bunu o da istemez. Ancak İsa’yı kabul ettiğimiz zaman annesi
Meryem’i de kabul ederiz. Meryem’in, kim bilir yüreğinde bize
söyleyeceği ne kadar çok şeyi vardır: bunlar çobanların önünde
başlayan sessizliğinde olgunlaştılar. Onun
arkadaşlığında kalmak bize iyi geliyor. Böylece
İsa’yı sevmeyi, adımlarını takip etmeyi ve sözlerini
saf, gerçek, karşılıksız bir sevgiyle dinlemeyi
öğreneceğiz. Eğer bizler de İsa’yı Annesi gibi
seversek, O, tarafımızdan da
sevildiğini hissedecektir.
Bugün
Oğul’un, sünnet acısını çektikten sonra, Allah’ın
halkı tarafından kabullendiği gündür. O’nunla acı çeken
Anne de tüm halkın annesi olur. Bu onu sevmek için artı bir sebep. Ve
onun yaptığı gibi, onun melekten duyduğu şu sözleri
ciddi almanın da zamanıdır: “O
kutsaldır ve O’na Allah’ın Oğlu denilecektir”.
Meryem’in
kollarında taşıdığı, emzirdiği ve sünnet
olduğu için acı çeken bebek, Allah’ın Oğludur!
Allah’ın Oğlunu, bebek olsa da Allah olarak kabul ediyorum,
Allah’ın hak ettiği dikkati ve tapmayı O’na yapıyorum.
Meryem de Allah’ın Oğlunun Annesidir! Bu yüzden O, Allah’ın
Annesidir! Meryem Elizabet’in evinde söylediği ilahide ki gibi
alçakgönüllü olmaya devam ediyor, sessiz kalıyor. O, Allah’ın
Annesidir, bebek olarak kollarındaki Allah’ın annesi, peygamberlerin
vaatlerini gerçekleştiren bebeğin annesidir! Onlar bu bebeği
“barış prensi” olarak adlandırmışlardı. Bir bebek
barışı nasıl getirebilir? O’nu kabul eden ve seven herkes
barışı alır ve barışçı olur. O’nun
barışı gerçektir, çünkü insanın yüreğine girer ve
yüreğinden insanların tüm ilişkilerini iyileştirmek için
çıkar. O olmadan barış asla olamaz. Güçlü adamların
verdikleri barış sözleri sadece güzel sözler kalır, ancak ve
ancak O’nunla, barış prensi ile karşılaşırlarsa
gerçek olabilirler.
Biz bunu
yapıyoruz: İsa’yı kabul ederek insanların arzularına
anlam verelim, yılın bu ilk gününde söyledikleri dilekleri ve
verdikleri sözleri sadece O gerçekleştirebilir. Bu yeni yılda
İsa’nın hüküm süreceği yerlerde lütuf ve barış
yılı olacaktır.
Gel Rabbimiz
İsa: seni okşamak için ellerimiz halen çok sert ve kirli ise de yine
gel! Seni bizim için Annen kucaklayacak. Gel Rabbimiz, yanımızda kal!