21/01/07 - OLAĞAN DEVRE – 3. Pazar Günü – C

İlk Okuma                        Neh. 8,2-4.5-6.8-10                        Mezmur                        18

İkinci Okuma                        1 Ko. 12,12-31                        İncil                         Luk. 1,1-4; 4,14-21

 
Hıristiyanların Birliği için Dua Haftası

 

Vaftiz olan kişi Allah’ın Oğlu olmaktan mutludur, ama kendi beceriksizliğinin, uygunsuzluğunun, zayıflığının farkına varır. Bunun için yukarı bakar ve İsa’nın söz verdiği Allah’ın Ruhunu alır. Sadakat ve devamlılıkla Hıristiyan olmak ve kuvvetlenmek isteyen kişiye Episkopos ellerini uzatır ve onu Kutsal Krisma ile yağlar, böylece Kutsal Ruh’u armağanlarıyla alır. Kutsal Ruh’u almak ilahlaşmak, Allah’ı içine almaktır. Biz Allah oluyoruz, ama açıklaması zor olsa da, şöyle diyebiliriz: paha biçilmez bir hazinenin değersiz ve kırılır bir kaba koyulduğu gibi, biz içimize Allah’ı alırız. Daima bu çift gerçeğin farkında olmalıyız: içimizdeki hazine harika, ilahi, ama biz zayıf, kırılgan, kolaylıkla günahkârız. Kutsal yaşam içimizde, ama devamlı uyanık olmalıyız, kabın devrilmemesi, kırılmaması ve hazinesini kaybetmemesi için yorulmalıyız. İşte bu bizim imanımızla doğu felsefeleri arasındaki farktır: onlar için insanın kendisi Allah’ın bir parçası veya kıvılcımıdır. Biz ise tamamen O’nu içimizde sakladığımızı biliyoruz, ama çok zayıf bir kap olduğumuzu da unutmuyoruz! Kuvvetlendirme Gizemi kutsallaşmamızı mühürleyen armağandır ve Allah’ın yaşamını korumaya bağlayan sorumluluktur. Bu nasıl olacaktır? Allah’ın yaşamı sevgidir, bu yüzden onu korumak için birlik içersinde kalmakta ve dünyaya Baba’nın sevgisinin işaretlerini ve eylemlerini göstermekte gayret ediyoruz. Bunun için kuvvetlendirmeyi alanlara sadece almayı düşünen Hıristiyan olmakla kalmayıp imanlarının şahitliğini somut eylemlerle gösteren Hıristiyanlar olmaları isteniyor. Örneğin: Kuvvetlenmiş kişilerin Ayine katılarak kendilerinin seveceği tecrübeler yaşayacaklarına cemaati varlıklarıyla, dualarıyla, her hizmete hazır olmalarıyla zenginleştirmeleri beklenir.

 

Hıristiyanların birliği için dua haftasındayız: bu gerekli bir duadır, her şeyden önce Mesih İsa’ya iman edenlerin arasındaki her bölünmenin bir skandal olduğunun farkına varmamız ve halen inanmayanların imanına bir engel teşkil ettiğini hatırlamamız içindir. İsa biliyor ki imanda ve sevgide birlik içersinde isek birçok kişi kurtulmak için İsa’nın çekiciliğine kapılır. Bunun için aziz Pavlus da kardeşlerimizle zayıflıkları ve günahlarına rağmen birlik içinde kalmaya kararlı olmamız için bize yardım etmek istiyor. Bunu bedenimizin organları arasındaki birliği hatırlatmakla yapmaktadır. Bu inandırıcı bir örnektir ama her zamanki gibi inandıklarımızı gerçekleştirmemiz için içsel bir güce, İsa’ya ve hükümdarlığına karşı büyük bir sevgiye ihtiyacımız vardır. Bu sevgi kişiliğimize ve şahsi fikirlerimize olan bağlılığımızdan büyük olmalıdır. Kiliseler’de İsa’ya olan sevgi büyüdüğü zaman birliğe doğru adımlar atılacaktır. Biz kendi tarafımızdan Rabbin bizi koyduğu cemaatte veya iman grubumuzda birliği arttırmaya çalışalım.

 

İsa’nın Sözünü sevmiyorsak, İsa’ya olan sevgimiz içimizde hiçbir meyve veremeyecek, dolayısıyla Kilisenin birliğini de sağlamayacak. Rabbin Sözü imanlının yaşamının gıdasıdır, bu gıda tek tek her imanlı ve tüm cemaat, tüm halk için de gerçek gıdadır.  Bugünkü ilk okuma metni dikkatle, alçakgönüllülükle, sevinçle, ve aynı zamanda tövbe ederek gözyaşlarıyla Allah’ın Sözünü dinleyen bir halkı göstermektedir. Bu Söz her birimizin yaşamında danışabileceği bir kaynaktır ve birliğimizi pekiştirecek, büyük ve küçüklerin, zengin ve fakirlerin birliğini sağlayacaktır. O herkesin yaşamında yapması gereken değişiklikler için talimatları veriyor, böylece herkes acındıracak yere başkalarının dayanağı ve tesellisi oluyor.

İsa da Nasıraya gidince kendini Allah’ın Sözü ile tanıştırıyor. Her şeyden önce beden almış Kelam’ı, O’nu tanımak için işe yaramaktadır. O, Baba’nın sevgisinin düşüncesinin ve arzusunun bizim için insan olmasıdır! İsa’nın Yeşaya peygamberin Kitabından önerdiği yazı O’na, Allah’ın hizmetkârına, uymamız için gözlerimizi ve kalbimizi açmaktadır. İsa kendini bize zorla kabul ettirmek istemez, sadece önerir. Bunun için Eski Ahit’in yazıları önemlidir, daha sonra İsa’nın ağzından çıkacak sözleri kabul etmemiz ve dikkat etmemiz için ilgimizi çekmektedirler.

Aziz Luka, yazdığı İncil’in önsözünde İsa’nın yaşamının Allah’ın Sözü olduğu için de önemli olduğunu yazmaktadır. Bunun için Luka, “özenle” araştırdı ve Kutsal Ruh’un, tüm zekâsını ve yazar marifetlerini kullanmasına izin vererek, imanımızı, sevgimizi ve Kilisenin birliğini ve büyümesini arttırmak, desteklemek için Rabbin yaptıklarının ve söylediklerinin detaylı bir anlatımını yaptı. İncil yazarının yardımıyla aramıza Allah’ın Ruhunun ışığını ve sevincini veren İsa’nın varlığından zevk alıyoruz. O’nun kişiliğini kabul edelim ve her hareketinin ve sözünün değerine önem verelim. O zaman Hıristiyan yaşamımız çok daha bilinçli ve sevinçli olacaktır.