10/06/2007 -
EFKARESTİYA BAYRAMI C
1. Okuma Yar. 14,18-20 Mezmur 109
2. Okuma 1 Kor. 11,23-26 İncil Luk. 9, 11-17
İmanımız
olgunlaştıkça meyve verir. Ümit ve sevgi de imanın meyvesidir.
Olgun bir iman moralimizin bozulmamasına sebeptir: çünkü iman, kendini
Babanın sevgisine emanet etmektir. Rab çobanımdır, hiçbir
eksiğim yoktur. Karanlık yollardan gitsem de, hiçbir kötülükten
korkmam, çünkü Sen benimlesin!. Bu mezmurun ifade ettiği ümit sade,
güçlü ve olgun bir imanın meyvesidir. Dediğimiz gibi imanın
meyvesi ümittir. Ümit, Allahın ilgilendiğine emin olmaktır,
sözünü tutacağını bilmektir. Azizliğimiz huzur doludur, çünkü
Allahın ellerinin bir babanın elinin olduğundan eminiz, bizi
daima kötülükten koruyacaktır veya zorluklarımızı,
acılarımızı Ona layık bir gelecek kurmaya
yarayacaktır, orada da bizim sevincimiz ve Onun yüceliği eşit
adımlarla ilerleyecektir. İman ve ümit birlikte ilerler, birbirlerine
ihtiyaçları vardır ve birbirlerine destek olurlar. İman
sayesinde, Allahın bizi hiçbir zaman terk etmeyeceğini biliriz ve
her şeyin, yenilgilerimizin de bile, iyiye yarayacağını
biliriz. Allahın bize söz verdiği iyilikleri sabırla beklerken
Allah olgunlaşan ve sabitleşen imanımızı güçlendirir.
İmanımız başka arzulara değil de, sadece Allahın
varlığından sevinme üzerine dayandığında o zaman
sevgi meyveleri vermeye başlar. Gerçek sevgi sayesinde Allah gibi
karşılık beklemeden severiz, zamanımızı,
enerjimizi, dikkatimizi karşılaştığımız tüm
kardeşlere ve kişilere veririz. İmanımız sayesinde
seven Allah ile ilişkiye gireriz ve bu sebepten imanımızdan
sabırlı, tedbirli, sadık bir sevgi doğar. Bu sevgi
insanı sevgi değil, tanrısal sevgidir: sevgimizin daima
Allahtan ışık ve güç alması ve imanımızdan
kaynaklanması çok önemlidir!
Mesih İsaya
imanımızı beslemek için Baba bize bir besin verdi. Onsuz
imanımız hastalanır, sevgimiz zayıflar, ümidimiz şüphe
etmeye başlar, kardeşlerle birliğimiz azalır. Bu besin
gerçek besindir, ama aynı zamanda da sadece besin değildir. Bu besin,
her Efkarestiya kutlamasında böldüğümüz ekmek içimizdeki ebedi ruhani
gerçekleri besleyen besindir. Onu almak için çok alçakgönüllü olmak
şarttır, Allahın ve insanların sevdiği
alçakgönüllülüğe sahip olmak gerekir. Biz Allaha iman etmeye devam
etmekteyiz, ekmeğine değil: ancak Ona imanımız bizleri
verdiği ekmeğin yaşamımızın desteği
olduğuna, diğer insanlarla birliğe götürdüğüne, ebediyete
yürüyüşümüzde destek olduğuna emin olmamızı sağlar. Bu
ekmek o kadar değerlidir ki Allah kendi bize bunu uzun zamandan beri
vermeyi düşünüyordu: İbrahimi iman yürüyüşüne
çağırarak Musevi halkı ve tüm halklarla Onunla ilişkiye
girmeleri için bir iman yürüyüşü kat etmeye çağırdığı
zamandan beri düşünüyordu. İbrahim, Allahın bir rahibi ile
karşılaşır: Melkisedek! Bu rahip gizemli biridir ve bir
daha ona rastlanmaz, ama yüce Allaha gizemli bir kurban sundu: ekmek ve
şarap! O zamanlar herkes Allaha hayvanlar kurban etmeye
alışıktı. Bu rahip ise insan emeğinin ürünü,
yaşamının ve sevincinin dayanağı olan ekmek ve
şarabı sundu.
Kutsal Yazıların ilk Kitabında anlatılan bu olay, tüm
imanlıların aklındadır. Allaha ekmek ve şarap
verildi, öyle ki bize de ekmek ve şarap verebildi. Melkisedekin
İbrahimin kutsanması için sunduğu ekmek ve şarabı,
Allah, Oğlu kendini kurban edinceye dek yanında sakladı. O zaman
da Oğul sayesinde o sunaklar bizlere tekrar verildi. Onlar verilmiş
Beden ve dökülmüş Kan olan Allahın armağanlarıdır: bu
armağanlar bizlere yaşam ve sevinç verirler, bunlar ihtiyacımız
olan ekmek ve şaraptır ve günahkâr insan olan bizlerin
yaşamlarını sevilen ve kutsallaşmış oğullar
yaşamına çevirebilirler!
Egoizmle kararmış olan zekâmız için bu büyük gizemi anlamak imkânsızdır. İsa bize yardım etmek için bir işaret gerçekleştirdi ve bunun sayesinde Onun ellerinin kutsadığı ekmeği arzuluyoruz ve anlamını kavrayarak Kilisede onu insanlara sunuyoruz. Herkes Onu yiyemez, sadece Onunla birlikte geç vakte kadar kalan insanlar, yani Onun mevcudiyetinden uzaklaşma denenmelerine rağmen yanında kalanlar Onunla beslenebilirler. Onu sadece Havarilerinin ellerinden almayı kabul edenler yiyebilirler. Havarilerin, İsanın imanda zayıf, günahta zengin olmalarına rağmen, her birinde arta kalanların toplandığı bir sepetleri de var: biz bugün İsanın ekmeğini istiyorsak onlara yaklaşıp ellerimizi uzatmalıyız.
Bugün Allahımıza bu ekmek için teşekkür edelim. Bu ekmek
birliğimizin sırrını, karşılıklı
sevgimizin gücünü, küçüklere ve acı çekenlere gösterdiğimiz dikkatin
sebebidir. Biz her yorgunluk ve sadakat için yardımı o yedikçe
ekmekten alıyoruz. Bu besin hiç bitmez, çünkü bu ekmek İsanın
hizmetkârları olan rahipler aracılığıyla tekrar
ettiği Sözden gelir.
İçimize Oğlun İsanın yaşamını veren
ekmek ve şarap için Rabbimiz Allah, Seni övüyoruz. O ekmek sayesinde
bizleri aramızda birlik ve Seninle birlik içersinde tutuyorsun!