17/06/07 - OLAĞAN DEVRE - 11. Pazar Günü –
C
1. Okuma 2 Sam. 12,7-10.13 Mezmur 31 2.Okuma Gal. 2,16.19-21 İncil Luk. 7,36 - 8,3
Allah insanları çok sever. Sevgisinin
büyüklüğünün işareti Oğlu’dur. “Allah dünyayı o kadar çok sevdi ki tek Oğlunu verdi”. Bunu
İsa söyledi. Allah’ın sevgisini görmek mi istiyoruz? İsa’ya
bakalım! Allah’ın sevgisini tatmak mı istiyoruz?
İsa’yı kabul edelim. Allah’ın sevgisine öykünmek mi istiyoruz?
İsa’yı insanlara verelim. İnsanların bekleyişlerinden
etkilenmeden, Allah’ın sevgisinin tamlığını
yaşamaya çalışmalıyız. İnsani bekleyişler
bizleri ele verebilir, kafamızı karıştırabilir,
kötülüğe ve Allah’a itaatsizliğe sürükleyebilirler. Gerçek sevgi
daima “evet” demeyi bilen davranıştır. İsa hakkında
şöyle denir: “Onda daima ‘evet’
oldu”. İsa’nın “evet”i Allah’a söylenen bir “evet”tir ve Allah
azizliğine uygun hareketler ister. Bizlerde de “evet” olmalı, ama
bizler de, insanlar tarafından istense de, “evet” i Allah’a söylemeliyiz.
İnsanlara söylenmiş bir “evet” Allah’a itaatsizlik olursa bizlere
azizlik getirmez ve kimseye yaşam ve iyilik vermez. Birçok Hıristiyan
herkese evet demek arzusundan yanılgıya düştüler. Cömert, sevgi
dolu, büyük olduklarını sanıyorlardı! Ama insanlara
söylenen “evet”, Allah’ın Sözüne ve emirlerine bir “hayır”
olduğunda yanılgı oldu. Birçok Hıristiyan daima her
şeye hazır olmalarından ve onlardan istenenin Allah’ın
arzusuna uygun olup olmadığını düşünmediklerinden hata
işlediler ve kötülüğe sürüklendiler. İsa’nın dediği
gibi daima uyanık ve “yılanlar
gibi tedbirli” olmalıyız çünkü sevgi Allah’a itaatsizlik olamaz,
ve Allah’a itaatsizlik sevgi olamaz. Bu sebepten azizlik yolunda ilerlemek
istiyorsak hep bu mantıktan geçmeliyiz: insanların arzularıyla
Allah’ın Sözünü ve Kilisenin ihtiyaçlarını
karşılaştırmalıyız.
İnsanların günahlarını gördüğümüzde ne
yapmalıyız? Bugün Rab bizi eğitmek istiyor ve Baba Allah’ın
böyle zor bir konudaki düşüncelerini benimsememizi arzuluyor. İlk
önce bir peygamberin Davut’a yönelttiği sözleri dinledik. Allah
tarafından halkını yönetmesi için seçilen büyük kral, bir
kadına kapıldı. Bu günahını da saklamak için
sevdiği kadının eşini ölüme yollayarak bir başka günah
işler. Peygamber de kralı çekinmeden ağır bir şekilde
azarlar: “Niçin Rabbin sözünü hiçe
saydın ve onun gözünde kötülük yaptın?”. Allah’a itaatsizlik
günahtır, günah Onun Sözünü ve kendisini hiçe saymaktır.
Günümüzde etrafımızda artık pek “günah” kelimesi
kullanılmamakta: bu kelime korkutuyor. Günümüzde birçokları şu
yanlış şekilde düşünürler: bir davranış veya bir
eylemin günah olduğu söylendiğinde onları yapanlar suçlanır
ve yargılanır. Sonuç olarak kimseyi yargılamak
istenmediğinden birçok hareketin kötü olduğunu söylemekten de
çekinilir.
Ben Allah’a itaatsizliğin kötü ve günah olduğunu unutamam, bunu
ben de yapsam başkaları da yapsa. Aynı zamanda bir kişiyi
yaptıklarını Allah’ın Sözüyle
karşılaştırılmasını sağlamanın ve
Allah’tan uzaklaştığını anlamasına yardım
etmenin de büyük bir sevgi olduğunu inkâr edemeyiz. Her eylemin
sonuçları vardır, Allah’a itaatsizliğin sonucu da hem kendine
hem de başkalarına acı getirir. O halde neyin günah
olduğunu göstermek bir yardımdır, bir sevgi eylemidir, çünkü
günahkâr af dilemesi için yardım edilebilir.
Günahkâr kadın İsa’nın ayaklarına koku dökmek için
eğildiğinde onun affedilmesi gereken birçok günahını
biliyordu. O, kadının uzun zaman Allah’a itaatsizlik ettiğini ve
Sözünü dikkate almadığını da biliyordu. Ferisi,
İsa’nın kadını kendisinden uzaklaştırmadığından
dolayı şaşırıp, İsa’yı yargılıyor.
İsa ona cevap verirken kadının günahlarının
varlığını ve büyüklüğünü tartışmıyor.
Elbette o kadının, herkes gibi, affedilecek çok şeyi var. Ancak
İsa günahlardan veya onu evinde ağırlayan Feriselinin
yargısından etkilenmiyor, sadece Allah’ın isteğine ve
arzusuna bakıyor. Allah insanın iyiliğini istiyor, bunun için de
merhametli olmak istiyor: bunun için Oğlunu yolladı. Onu kabul eden,
Baba’nın sevgisini kabul eder; Onu dinleyen, Baba’nın sesini dinler;
Onu seven, günah işleyerek uzaklaştığı Baba’yı
sevmeye başlar. Günahkâr kadın açıkça ve utanmadan
İsa’yı severek, Baba’nın sevgisini kabul etmiş olur, bu
yüzden artık Baba’dan uzak değildir. Ayrıca ilahi merhameti
tecrübe etmeye başlar. İsa tarafından kabul edilmesinin
verdiği sevinç aldığı affın, barışmanın
bir işaretidir: Baba’dan uzaklığı aşılamaz gibi
görünüyordu, fakat İsa’yı severek aşıldı! İsa’ya
olan sevgisi o kadar güzel ki Allah’ın ölçüsüz af edebilme kabiliyetini
göstermekte! İsa’ya olan sevgisi aynı zamanda o kadar güçlü gibi bir
daha aynı acıklı duruma düşmemeye kararlı!
Günahkârların İsa’ya sevgisi bir harika, biz onlara hayretle
bakıyoruz: Baba’nın merhametinin güzelliğidir! İsa, aziz
Pavlus’un dediği gibi bizim barışmamızdır: Onu kabul
ederek Allah’ın yüreğine gireriz. İsa’ya olan imanımız
bizleri Baba’nın gözünde “aklanmış” gösterir!