OLAĞAN DEVRE (15. Pazar Günü) – C -
1.Okuma Yas. 30,10-14 Mezmur 18 2.Okuma
Kol. 1,15-20 İncil Luk 10,25-37
Azizlik yolunda ilerlerken bizi engelleyebilecek birçok tehlikeye dikkat
etmeliyiz. İsa kendisi başkalarını şok etmemiz
gerektiğini ve başkalarının yaptıklarından
etkilenmememiz gerektiğini söyledi.
Yani Onunla kat ettiğimiz yolda engeller
bırakmamalıyız. Ayrıca O, Baba’dan, bizim aziz olmamızı
engellemek isteyen, dünyanın düşündüğü gibi düşünmemizi
isteyen, kötülükten korumasını istedi. İsa’nın duasına
güvenerek Kutsal Ruh’un silahlarıyla korunabilir, imanı bırakma
ve Allah’ın Sözünden uzaklaşma tehlikelerinden kendimizi
koruyabiliriz. Bize Hıristiyan yaşamı için gerekli “Ruhun
silahlarından” bahseden aziz Pavlus’tur. Aziz Pavlus Efeslilere şöyle
yazmakta: “İblis'in hilelerine
karşı durabilmek için Allah’ın sağladığı
bütün silahları kuşanın”. Böylece farkına
varıyoruz ki bizler Allah’ın istediği şekilde yaşamak
istememize ve kardeşlerimize hizmet etmek istememize rağmen,
uyanık ve dikkatli olmalıyız, çünkü düşman birçok gerçekten
ve olaydan faydalanarak bizi engellemek isteyebilir. Kuşanmak demek
devamlı olarak üzerimizde bizim olmayan bir şeyi
taşımaktır, bu şey bize dışarıdan gelmekte.
Allah’ın silahını sadece Allah’tan alabiliriz, elbette kötülük
yapmamıza yaramaz, düşmanın saldırılarından ve
hareketlerinden korunmamızı veya bizden uzaklaşması için
korkutmamızı sağlar. Bu bize açıkça söylenmekte: “Çünkü savaşımız insanlara* karşı değil,
yönetimlere, hükümranlıklara, bu karanlık dünyanın güçlerine,
kötülüğün göksel yerlerdeki ruhsal ordularına
karşıdır”. Biz insanlara karşı
savaşmamalıyız: onlar için İsa gibi yorgunluğumuzu ve
yaşamımızı sunalım. Uyanık ve dikkatli olup
etrafımızdaki kişilere de acı veren “ruhları” uzaklaştırmak
için savaşmalıyız: bunlar kendini beğenmişlik, gurur,
para sevgisi, şehvet, egoizm, üstünlük ve daha birçok ruhlardır.
“Mesih İsa, görünmez Allah'ın görüntüsüdür”: aziz Pavlus Rabbimizi
ve Efendimizi bize böyle tanıtmakta! Gerçekten de İsa da kendisi
hakkında şöyle demişti: “Beni
gören Baba’yı görmüş olur!”. Baba’yı tanımak bizim için
yaşamdır. Çünkü Baba’yı tanıyarak bizim kim
olduğumuzu, hangi ruhani imkânlara sahip olduğumuzu, neye doğru
ilerlememiz gerektiğini anlarız. İsa boşuna şöyle
demedi: “Seni tanımak Baba, … ve
senin yolladığın Mesih İsa’yı tanımak, ebedi
yaşamdır”. İsa’ya bakarak ve Onu dinleyerek Baba’yı
tanıyabiliriz: O da insanı aynı sevgiyle, aynı kurtarma
arzusuyla, aynı hikmetle sever. Baba’nın Sözünü bize yalansız,
boş tanımlamalar olmadan açıklayan İsa’dır. Aynı
şekilde bize Allah’a ve insanlara sevgimizin nasıl olması
gerektiğini de somut bir şekilde gösteren O’dur.
Sevgi
imkânlarımızı yönlendirmek için önemli sözleri Onun
ağzından alıyoruz. Her şeyden önce sevgimiz Allah’a yönelik
olmalıdır. Bugün bunu söylemek dünyanın dışında,
çok uzak zamanlarda olduğunu düşündürür. Gerçektende günümüzde
teneffüs ettiğimiz hava bizlere sadece kendimizi sevmeye ve düşünmeye
iter. Kendi hislerimizi her şeyin üzerinde tutmak,
ihtiyaçlarını, dış görünüşe ve benzemek
istediğimize benzemeye önem veren felsefeler moda oldu.
Başkalarını sevmek de akla gelir, ama bu da kendi
duygularımızı engellemiyorsa, kendini iyi hissetmek,
eğitimli gözükmek, belki kendimizi başkalarından iyi görmek için
yaparız ve her şeyi Allah’a ihtiyaç hissetmeden yaparız.
İsa’nın
öğretisi Kutsal Kitapla uyumlu olarak, Allah’ın sevgisini ilk
sıraya koyar. Başkalarını da sevmek Allah’ı sevmenin
mantıklı sonucu olur. Birinci sevginin doğruluğunu
kanıtlayan iyi bir meyvedir. Kim başkalarını Allah sevgisi
için seviyorsa insanların beklenmedin reaksiyonlarından hürdür, çünkü
başkaları sevgini yersiz görebilir ve sana ilgisizlikle veya
kötülükle cevap verebilir. Sen Allah’ı her şeyden çok seviyorsan
sevmeye devam edeceksin! İsa iyi Samiriyeli hikâyesini anlatarak gerçek
sevgiyi görmemizi sağladı. Samiriyeli yaralı Musevi yi sevdi ve
belki de Musevi olduğu için onun tarafından tutulması
hoşuna gitmeyeceğini de biliyordu. Ayrıca yaralıya bakması
ve sevmesi için lokantacıya iki para da verdi. Bu iki parada, daha sonra
bir Kilise atası, Allah’a sevginin ve kardeşlere sevginin sembolünü
gördü. Biri ile ilgileniyorsan onu bu çift sevgiyle sevmelisin. Kim sadece
Allah’ı sevmek istiyorsa rahip gibi yaparak yaralı adamı
görmezlikten gelir. Kim ise insanı sadece kendi sevgisiyle, Allah sevgisi
olmadan sevmeye çalışırsa o da sadece dışsal bir
iyilik vererek insanı yarı ölü, gerçek bir iyileşme vermeden
bırakabilir. Şöyle diyen
İsa’ya itaat etmek istiyoruz: “Git
ve sen de aynısını yap!”. İnsanlara Allah’ın bakışı
ile bakacağım, onları İsa’nın yüreğiyle
seveceğim: bunu yapabilmek için de onda daima Baba’nın çehresini
görmeye çalışacağım ve Oğlunun Sözünü
dinleyeceğim!