25/11/07 - Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı
- C
1. Okuma 2 Sam. 5,1-3 Mezmur
121 2.Okuma Kol. 1,12-20 İncil Luka 23, 35-43
Tobiyas’ın kitabından bir tavsiye daha,
hatta bir emir alıyoruz: “Tüm
insanlara Allah’ın eylemlerini tanıtın, ne kadar doğru
olduğunu söyleyin ve Ona şükretmeyi unutmayın!”. Allah’a
şükretmek doğru ve gereklidir. Her iyiliği Ondan
alırız, her deneme ve acı anını azizleşmemiz,
insani ve ruhani olarak büyümemiz için bir yola da çeviren de O’dur. O her
tersliği bir lütuf anına çevirir ve her şeyin terslik
olacağına, diğer olaylara hazırlık ve armağan
olmasını sağlar. Teşekkür hiçbir zaman yüreğimizden ve
dudaklarımızdan eksik olmamalı. Allah’a teşekkür diyelim,
insanlara teşekkür diyelim! Teşekkür bizlerin sevimli
olmasını sağlar ve sevecenlik bizleri Allah’a
yaklaştırır. Teşekkür, İsa’nın daima
yüreğinde taşıdığı bir sözdü ve zor anlarda bunu
gösterdi: aç olan kalabalık önünde bunu gördük, sağır dilsiz
önünde ve arkadaşı Lazar’ın mezarının önünde gördük
(Yuh. 11,41). Allah’a teşekkür demek ona şöyle demek gibidir: var
olduğuna mutluyum. Bir anne de oğlunun ziyaretlerinde ona böyle
demesinden hoşlanır, tersine ondan sadece para istemek için veya ona
hediye getirmek için gelse, o kadar mutlu olmazdı. Mutlaka Allah da ona
şöyle dediğimde daha mutlu olur: teşekkür, Senden mutluyum! Var
olduğuna mutluyum! O zaman O da duygulanır ve üzerime sevincini ve
Ruhunu yollar! Allah’ın ruhu ile zenginleşmiş olarak
azizliği ile aydınlanmış yolunu takip etmeye devam ederim
ve bu yol dik ve uzun olduğu için yorucu olduğunda yine
şükretmeye devam edeceğim: var olduğun için teşekkürler!
Amin, alleluya!
Bugünkü okumalar, “hükümdarlık” sözcüğünü öne
çıkartmaktadır. Davut’un hükümdarlığını
incelemeye başlıyoruz, sonradan da Mesih’in ve Allah’ın
hükümdarlığına dikkatimiz çekiliyor. Davut, “Rabbin önünde”kral olarak
meshediliyor. Kral olarak Allah’ın ve halkın hizmetinde olduğunu
hiç unutmamalı: o halde de kendi faydası veya zenginleri ve
günahkârları sevindirmek için kanunlar yapamayacak. Allah’ın
hizmetinde olan kral, daima Onun emirlerini gözünün önünde tutacak, aksi halde
halkı karışıklığa, düzensizliğe, bozguna
uğratacaktır. İnsanın hükümdarlığı,
Allah’ın hükümdarlığının yansıması
olmalıdır: insanların itaat etmesi gereken sadece O’dur. Zaten
Davud ve onu meshedenler bu iyi niyetle başlıyorlar. Ama Davut bir
insan ve insan ayartılabilir: bu denenmeyi atlatabilecek mi? Bütün
ayartmaların üstesinden sadece Oğul gelebilecek, çünkü O ilahi sözü
gerçekleştiren, hükümdarlığı ebediyen kalacak,
Olandır. Evet, İsa denenmeleri yenecek, ilk önce çölde, sonrada kesin
bir şekilde haçta!
Onunla alay eden
askerler şöyle diyorlardı: “Sen
Yahudilerin kralı isen, kendini kurtar!” . Bunu ona herkes söylüyor:
“Kendini kurtar” . Başkanlar, askerler, diğer mahkûmlar… Bu tüm
insanların davranışıdır, egoizmlerini şöyle
gösteriyorlar: kendilerini kurtararak! İnsanlar kendilerini kurtarmak için
başkalarına acı çektirmeye hazır olabilirler ve
şeytana bile uyabilirler. Bu, insanların kral hakkındaki
düşünceleridir: kendini kurtaran biridir. Biz de hükmedenlerin ve güçlü
pozisyonda olanların her şeyden önce kendilerini
düşündüğünü görürüz.
Haçta acı çeken
İsa, gelen teklifleri küfür gibi duymakta. O, haça
başkalarını kurtarmak için gerildi. Bizleri egoizmden ve
meyvelerinden kurtarmak için öldü. Bu sebepten biz Onu Kral olarak
çağırmaktan mutluyuz, Ona sevinçle ve sevgiyle itaat ederiz. Bizler
haça İsa ile gerilen iyi hayduda katılıyoruz. O,
İsa’nın mucizelerini görmemiş olmasına rağmen,
İsa’nın sessiz kalarak kendisini kurtarmayı düşünmezken,
sevmeye başladı. Bizde haydut gibi İsa’ya şöyle diyelim: “İsa, hükümdarlığına
kavuşunca beni hatırla!”. Biz onun krallığından
şüphe etmiyoruz: O, aramızda, Allah’ın otoritesini temsil
ediyor, çünkü Allah’ın sevgisiyle
hepimize ulaşıyor. Haç üzerinde insani ve geçici bir
hükümdarlığın şanını görmüyoruz, ama çehresinde
hiçbir zaman görmediğimiz ama hep hayal ettiğimiz sevgiyi
görebiliyoruz. O, haydut gibi, ayartmalar tarafından yenilmiş
olduğumuzu bilir ve bizleri hatırlar. Haydut İsa’ya şöyle
diyemezdi: beni hatırla, çünkü seni takip ettim, çünkü seni dinledim ve
itaat ettim. Ona sadece şöyle diyebilirdi: beni hatırla, çünkü
muhtacım, gerçekten sevmeyi hiçbir zaman becermedim, başkalarına
acı çektirme pahasına daima istediklerimi elde etmeye ve kendimi
kurtarmaya çalıştım. Beni kimsenin beklemediği ebediyete
yanıma getirecek hiçbir şeyim yok, ama sen beni hatırla. Ellerim
boş ve yüreğimde kötü hatıralar olmasına rağmen beni
hatırla.
İsa ne
yapıyor? Gerçek bir kral gibi dinliyor. Bir kral gibi en güzel
şeyleri vereceğine söz veriyor. İsa bu verdiği vaat ile
iyiliğini gösteriyor: “Gerçekten
sana söylüyorum, bugün benimle birlikte cennette olacaksın!”. İsa
kendini kurtarmıyor, bizleri kurtarıyor, düşüncemizden öte bir
ümit veriyor. Çehresi de daha da güzel oluyor. Bu anda İsa’dan daha
sevimli, daha kral biri olamaz. Tacı kanlı ve dikenli olsa da.
Şu anda İsa, göğün kapısıdır, en güzel ve en
sürekli hükümdarlığın kapısını açıyor: Babamız
Allah’ın hükümdarlığını! Teşekkürler, Rabbimiz
İsa!