15/04/07 - Paskalya Devresi – 2. Pazar Günü – C
Merhametli İsa
Pazarı
1.
Okuma Hav. Kit. 5, 12-16 Mezmur 117
2.
Okuma Vahiy 1, 9-11.12-13.17.19 İncil
Yuh. 19-31
Aziz
Bernardus ile kibir yolunun bizi Allah’tan ne kadar uzağa götürdüğünü
gördük: daima Allah’ın azizliğinin gözükmesini engelleyen bu zehirle
savaşmamız gerekiyor. Şimdi, aziz Benediktus’in
yardımıyla alçakgönüllülük yolunun nasıl kat edildiğini
göreceğiz. Alçakgönüllülük azizliğin temeli ve ‘doğal
ortamı’dır. Avrupa’nın koruyucusu da olan aziz Benediktus,
Hıristiyan’ın alçakgönüllülüğünü ilerleyişini bir merdiven
gibi görür. Bu merdivende biz ilerledikçe aynı derecede günahtan
uzaklaşır, Baba’nın sevgisinin güzelliğine
yaklaşırız. Alçakgönüllülük İsa’nın Sözünün
gerçekleşmesidir: “Kim kendini alçaltırsa
yükselecektir”. Bize göre alçakgönüllülükte ilerlemek aşağı
inmek gibidir, ama gerçekte yükselmektir; sanki karanlık derinliklerden
ışığa ve temiz havaya yükseliyoruz ve orada tüm gücümüzle
nefes alabiliyoruz. Aziz Benediktus “Rab
korkusundan” yola çıkar sonra da
“Rabbin arzularını gerçekleştirmek” ile ilerlemeyi tavsiye
eder. O halde ilk basamağı öğrendik: Rab’den korkmak! Rabden
korkmak ondan gerçekten korkmak değildir, O’nu üzme korkusudur. O’na itaat
etmemenin bizim için kötü olduğunu elbette biliyoruz, çünkü O’nun
hikmetini ve yaşamımız gerekli gerçek iyiyi ret etmektir. O
halde Rab’den korkmak alçakgönüllülüğe doğru ilk, çekingen
adımdır. Çünkü bunda Rab sevgisiyle beraber itaatsizliğin,
yaşamımızda olabilecek kötü sonuçlarından korkumuz
vardır: günümüzde biraz modası geçmiş bir terim kullanmak
gerekiyorsa Rab sevgisine cehennem korkusu karışmakta. Bu korku da
üstün gelmekte. Ama daha sonra derece derece bu korku, Rabbin
arzularını gerçekleştirmeye başlayarak,
aşılmakta. İlk önceleri bu bir mecburiyet gibidir ve tabii ki bu
davranış güzel değildir, ama bari Allah’a doğru gidilmekte
ve emirlerinin iyiliği tecrübe edilmekte. Bu şekilde de kolayca
üçüncü basamağa varılır, o da “itaati sevgiyle kabullenmektir”. Sana emir verenin seni
sevdiğini bildiğinde, ona sevgiyle itaat etmekle
başlayabilirsin. Böylece alçakgönüllülük şekil ve
tutarlılık almaya başlar.
Bugün İsa’nın dirilişinin sekizinci
günüdür! O, kendisini havarilerine ikinci bir defa göstermek için bu günü
bekledi. Böylece de havarilerin toplanıp Onu anacakları ritmi de
başlatmış oldu. Halen haftada bir pazarları toplanarak buna
saygı göstermiyor muyuz?
Dirilmiş İsa’nın korkulu ve
zayıf imanlı havarileriyle ilk karşılaşması, “Barış sizinle olsun” selamı
ile simgelendi. Bu selam ile İsa, kendisinin Babasından
aldığı armağanı bizimle paylaşmak istemekte:
İsa, Babasından şanlı yaşamı ve bundan önce
dünyaya gelip onu kurtarmak ve değiştirmek görevini aldı. “Baba’nın beni yolladığı
gibi, ben de sizleri gönderiyorum” diyerek selamını tamamlamakta.
Baba, İsa’yı Allah’ın iyiliğini ve merhametini her insana
göstermesi için yolladı, böylece her birimiz çok büyük, mükemmel,
şefkatli, eşsiz, sadık bir sevgi ile sevildiğimizi bilelim.
Bunu bilen gerçek sevinci tadacak ve herkes için birlik ve barış
aracı olacaktır. Sonra İsa havarilerinin üzerine Kutsal Ruh’u
üfledi. Bunu yapmakla onların aynı gücüne ve aynı
yaşamına katılmalarını sağladı. Böylece de
dediklerinin bir rüya olarak kalmayıp, her gün gerçekleşmesini
sağladı.
Sekizinci gün İsa selamını
yenilemekte. Sanki bize dirilişinin hatırasını
kutladığımız her kerede aynı sözleri ve aynı
hareketleri kullanabileceğimizi göstermek istiyor. Ama bu sefer İsa
özellikle Tomas’ın varlığını fark ediyor. Fark
etmesinin sebebi de bu havarinin üzüntülü olması ve yüzünün anlamsız
olmasıdır, çünkü yüreğinde iman yok. Her şeyden önce
İsa ona iman ve birliğe kazandırmak istiyor. Eğer
Efkarestiya cemaatinde biri iman etmiyorsa veya birlik içinde değilse,
İsa’nın varlığından faydalanamaz ve O’nu sevinçle
dinleyemez. Belki de bunun için cemaatlerimiz hevessiz, sevinçsiz,
imanımızın güzelliğini göstermek için güçsüz… Acaba bunun
için mi birçok kişi Pazar Ayininde saatine bakmakta ve İsa’nın
varlığını tatmamakta? Belki de bunun için vaaz veren birçok
rahip kendilerini frenlenmiş gibi hissediyorlar ve Allah’ın
gizemlerinin güzelliğinden açıkça konuşamayacak durumdalar? Tüm
Hıristiyanlara sık sık günahlarını itiraf etmeleri
tavsiye etmek iyidir, böylece cemaatin Pazar kutlamasından büyük bir yük
kalkabilir! İsa dirilmiş olarak havarilerine gözükünce bunu da
yaptı: havarilerine kardeşleri affedebilme Kendi gücünü ve Kendi
yetkisini verdi. Bu sebepten bellidir ki, İsa’nın arzusu ve ümidi
Hıristiyanların bundan faydalanmalarıdır!
Dirilmiş İsa’ya iman,
imanlıların yaşamını değiştirmekte. Onlar
artık sadece birçok problem ve dünyevi sorunların içersinde gömülü
değil, daha üstün yeni, güzel ve aziz bir boyutta
yaşamaktadırlar. İlk Okuma bize Petrus’u tanıtmakta:
Petrus’un tek sorunu ve ilgisi İncil’i bildirmek ve İsa’yı
tanıtmaktı, çünkü zaten İsa’dan başka hiç kimse insana
gerçek hayat veremez. İkinci okuma ise bize Yuhanna’nın
vizyonlarını anlatır. Yuhanna hapsinin verdiği acıya
rağmen Rab İsa’ya tapmaya, itaat etmeye devam etmekte ve bundan mutlu
olmakta. Ve tam pazar gününde, o zamandan beri “Rabbin günü” olarak çağrılan Pazar gününde İsa,
Yuhanna’yı ziyaret etti. Biz de değerli Pazar gününü Rabbimizi
sevmeye, hizmet etmeye, dinlemeye adayalım.