06-05-07 Paskalya Devresi 5. Pazar Günü –
C
1.
Okuma
Hav.İşl. 14, 21-27 Mezmur
144
2. Okuma Vahiy 21, 1-5 İncil Yuh.
13, 31-33. 34-35
Allah’ın
kutsallığında yürürken ve ona katılırken,
yüreğimizde daha önce anormal diyebileceğimiz bazı
davranış ve arzuları keşfederiz. Bunlardan biri
yalnızlık arzusudur. Günümüzde yalnızlık gençlere ve
yaşlılara korkunç acılar çektiriyor gibidir ve birçok
kişiyi hasta etmektedir. Kutsallıkta yürüyen yanında, içinde,
her an Allah’ın varlığını hissetmekte. Bu güvence onu
meşgul ve mutlu tutar. Hiçbir zaman yalnız
olmadığının farkına vardığında huzurun
ve sevincin artar, olgunluğun artar. İsa, kalabalık
ortasında bile yalnız olduğunu biliyordu, çünkü kimse onu
anlamıyordu ve kimse yürüyüşünü tam olarak paylaşmıyordu.
Bunun hakkında İsa şöyle dedi: “Ben yalnız değilim, çünkü Baba benimle birlikte!” . Her
kim Baba ve İsa ile birliğini ciddi olarak yaşıyorsa,
Kilise içersinde duaya ve yalnızlığa çağrıların
niçin olduğunu da anlayabilmekte. Rab bazı erkek ve
kadınları devamlı olarak O’nunla sessizlik ve
yalnızlıkta olmaya çağırır. Bu insanlar diğer
Hıristiyanlar için yalnız olduklarında zamanı
değerlendirmeleri için örnek olurlar. Boş zamanlar mutlaka yüzeysel
şeylerle doldurmamalıyız, mesela televizyon
programlarının bize sunduğu boş veya zararlı sözler ve
görüntüler. Tüm zamanını Allah ile dolduran kişilerin
örneği İsa’nın yüreğimiz için gerekli ve yeterli
olduğunu göstermekte ve birçok kişinin O’nunla yalnızlıkta
olmak için dakikalar, saatler ve günler aramaların cesaretlendirmektedir.
“Allah’ın hükümdarlığına girmek için birçok
sıkıntılardan geçmek gerekiyor”. Bu sözlerle Pavlus ve
Barnaba toplanan cemaatleri eğitiyorlardı. Onlar yeni
Hıristiyanlara güzel ve rahat bir yaşam sözü vermiyorlardı,
zaten İsa’da hiçbir zaman böyle bir söz vermedi. Hatta İsa
açıkça şöyle dedi: “benden
nefret ettilerse sizden de edecekler”, “sizi de kovacaklar, zülüm edecekler,
yargıç ve hakimlere teslim edecekler”. Ama şunu da ekledi: “ Size benim yüzümden hakaret ettiklerinde
sevinin ve coşun!”. Sıkıntılar
Hıristiyanların yaşamının bir parçasıdır.
Biz de imanımızı biraz ciddiyetle yaşamak
istediğimizde bunu keşfediyoruz. Her gün, ciddi haberler ve
eğitici eğlenceler görmek için ödediğimiz televizyon
paraları imanımız için zararlı ne varsa yüzümüze çarpmakta.
Bize ve çobanlarımıza karşı incitici sözler ve hakaret dolu
konuşmalar duyuyoruz. Evlerimize taşıdığımız
ve çocuklarımızın eline de geçen gazete ve dergiler için de aynı
şeyleri söyleyebiliriz. “Allah’ın
hükümdarlığına girmek için birçok sıkıntılardan
geçmek gerekiyor”. Aziz Pavlus bunu söylerken bazı şehirlerden
kovulmuştu bile, Şam’dan da kaçmak için duvarlardan bir sepet içinde
indirildi ve Listri’de (Hatunsaray) taşlandı, hatta öldürüldüğü
zannedildi. Daha sonra da zülüm ve hapislerden acı çekti ama bunu daima
Rabbi Mesih İsa’ya sadık olduğundan sevinçle yaşadı.
Bugünkü
İncil metni İsa’nın acı çektiği özel bir anı
hatırlatır: Yahuda Paskalya yemeğinden ayrılır. Oradan
çıkarak diğer havarilerle birliği bozar ve özellikle de İsa
ile birliğini bozar. Yahuda ne yapacak şimdi? Ne olacak ona? İsa
Yahuda için ve kendisi için acı çeker. Artık acı ve ölüm
anının yaklaştığını hisseder. Onun için bu
an en büyük sevgiyi göstermenin zamanıdır ve dolayısıyla
Baba’yı yücelteceği andır! Bu sevgisiyle de, kendi ilahi
büyüklüğü belirecektir. O ölüme girecektir: bu an ona ait olanların
onu takip edecekleri an değildir, ancak her an O’nun
yaptıklarını yapmak için geçerli andır, yani Baba’nın
sevgisini göstermek için zaman daima uygundur. Bunu İsa’nın
öğrencileri birbirlerini İsa gibi severek
gerçekleştireceklerdir. Birbirlerini sevmek ne demektir? Sadece
başkalarını sevmek değildir: bu sevgi kendimizi iyi, hak
eden, daha iyi gibi hissetmemiz sağlayan gururumuza bir dürtü olabilir.
Birbirimizi sevmek kardeşin sevgisini kabul etmektir, ona değer
vermektir, bana karşı davranışlarını sevgi olarak
algılamaktır. Kardeşlerimin bana yaptıkları
Allah’ın bana sevgisidir, hoşuma gitmiyorsa da, bana acı
veriyorsa da bu böyledir, çünkü Rab
bana neyin iyi geldiğini bilmekte. Birbirini sevmek her şeyden önce
kardeşlerin dikkatine ihtiyaç duyduğumuzu alçakgönüllülükle kabul
etmek ve onları kendimden üstün görmektir. Mademki İsa daima herkesi
sevdi, biz de O’na bakarak herkesi sevelim. “Niçin seviyorsun?” sorusuna da
daima şöyle diyelim: “çünkü İsa bizi sevdi”, “çünkü İsa seni ve
beni sevdi”. Birbirimizi severek İsa’nın şanını
göstereceğiz, bizler de onun öğrencileri sayılacağız.
Bizim sözlerimiz ve dualarımız Rabbim öğrencileri
olduğumuzu göstermez, birbirimize olan bağlılık, birlik ve
özellikle birbirimizi dinlemeye ve yardıma hazır olmamız, bizi
başkalarından ayırt eden öğedir. Birbirimizi sevmek elbette
çok güzeldir, ama kolay değil! Eğer denediysen zor olduğunu
biliyorsundur. Bu, bizi hükümdarlığına kabul etmesi için Rabbe
sunduğumuz ilk sıkıntıdır.
Karşılıklı sevginin getirdiği
sıkıntılar bizi sevince boğacaktır, bu sevinç
diğer bütün sıkıntılardan gelen gözyaşlarını
silecektir, bize ve imanımıza karşı işlenen
haksızlıkların sıkıntılarını
silecektir.