8/04/07 - Paskalya
Bayramı – C
İlk okuma Elç.İşl. 10,34. 37-43 Mezmur 117 İkinci okuma Kol 3, 1-4 İncil Yuh. 20, 1-9
Bugün her
okumada sevinçten konuşulur. Öyle bir sevinç ki sadece mutluluk ifade
etmemekte, ama tüm dünyanın dahil olduğu ve yaşamı
etkileyen, beklenmeyen bir yeniliği görmekte. Gerçekten de bugün her
gerçeğe anlam ve değer veren bir olayı kutlamaktayız.
İsa dirilmemiş olsa dünya ne olurdu? Sadece kocaman bir mezarlık
olmaz mıydı? Güçlü insanların egoizmlerinin
karşılaştığı ve herkesin kötü güçlerin etkisinde
olacağı, merhametsizce gelen ölüm korkusunun tehdit ettiği bir
yer olmaz mıydı? Her insanın yaşamı değersiz bir
karınca gibi olmaz mıydı? Acılarımız ve
sıkıntılarımız ne anlam taşırdı?
Bizlerin barış ve birlik arzuları dinlenmezdi, düşünecek
cesaretimiz olmayacak devamlı ütopyalar olurdu.
Bugün sevinç
ilahisini söylemekte, sonsuz alleluya’yı söylemekteyiz: güçlülerin
ölmesini istedikleri dirildi, anlamsız bir köyden gelen dirildi, basit
marangozluk işini yapmayı bilen dirildi. Ölüm O’nu durduramadı,
O’nu yutan ölüm tutamadı, O’nu tekrar dünyaya iade etti. O, dünyaya döndü,
ama artık dünya O’nu etkileyemez! Ağır mezar taşı yana
atıldı, insanların koyduğu damgalar, O’nun için
düşünülmüş tedbirler boşuna. Artık kokular gereksiz, mezar
gereksiz… Artık mezar sadece ölümün yenildiğini gösterir ve yeni bir
dönemin başlangıcının şahidi olabilir. Şimdi
insan düşleyebilir, en güzel şeyleri arzulayabilir, korkuyu kendinden
uzaklaştırabilir. İsa, Allah hakkında konuşmayı
beceren tek insandır, Allah’ın Baba, sevgi dolu ve daima canlı
olduğunu söyler. Sözünün sesi dinlenecek, çehresi ümit vermeye devam
edecek, elleri bizim hasta ve okşamayı bilmeyen ellerimizi tutmaya
devam edecek.
Bizler
“yukarıdaki şeyleri” düşünmeye başlayalım. Çünkü tek
gerçek olanlardır, insana laik tek şeylerdir. Kendimizi yeni
hissediyoruz, yeni bir yaşama sahibiz. Bu yaşam Allah’ın sevgisi
ile başlar ve son olarak şanına kavuşur. Şimdi
artık yaşamımız bir karıncanınki gibi
değildir, çünkü içimizde Allah’ın Oğlunun
yaşamını taşımaktayız: O, bizim için gıda
oluyor, böylece kendi değerimizi de gösteriyor,
yaşamımızın her saatine anlam kazandırıyor.
Şimdiye
kadar işlediğimiz günahlar ne olacak? Seyirci olarak
kalmadığımız, ortak olduğumuz tüm kötülükler,
Allah’ın ve insanların düşmanı şeytana uyarak
ektiğimiz kötülük ne olacak? İşte, havari Petrus bizi teselli
ediyor: Dirilen, canlıların ve ölülerin yargıcıdır!
Ona iman eden herkesin günahını affediyor. Mademki bugün diriliyor,
biz de “O’na” iman edelim!
Bugün Allah’a
olan imanımızı, severek ölen ve sevmeye devam etmek için dirilen
İsa’yı göz önünde tutarak belirtelim. Allah’a imanımız
bugün yeni bir temele kavuşuyor: artık bizden üstün ve her şeye
kadir, korkutan bir dünyanın yaratıcısı bir Allah’a
inanmıyoruz, biz dünyaya sevildiğimizi anlatmak için Oğlunu
yollayan bir Allah’a inanıyoruz. Allah’ın gözünde önemli ve çok
değerli olduğumuzu anlıyoruz.
Bugün Petrus
ile Yuhanna’nın İsa’yı saran bantları gördüklerinde,
yüreklerinde doğan köklü değişikliğe katılıyoruz.
Hayal kırıklığı ve acıyla, üzüntülü ve korku
içinde önce sessiz kaldılar ve düşündüler, sonra sevinç dolu ve
hiçbir şeyden korkmayan, bu nur gününde yeni yaşamın cesaretli
şahitleri oldular! Alleluya!
Bizim ilahimiz
tüm insanların ve tüm yaratılışın ilahisidir. Nihayet
bugün dünyamız Allah’ın dünyası oluyor, ölüm korkusunun
hükmetmediği yeni bir dünya oluyor. Günah artık insanın
yüreğini tek yöneten şey değildir. Artık yeni bir ümit,
yaşamı sevinçle ve bir çocuğun neşesiyle
yaşamamızı sağlar. Artık bizde şefkatli bir Yürek
tarafından sevildiğini ve güvenli Eller tarafından
korunduğunu bilen bir çocuğun mutluluğu ve huzuru var!
Alleluya!