06/01/07 - Epifanya Bayramı - C

İlk Okuma        Yeş. 60, 1-6                 Mezmur      71

İkinci Okuma   Ef. 3, 2-3. 5-6                 İncil            Mat. 2, 1-12

 

Bugün kutladığımız gizem Rabbin kendini göstermesidir, yani kendini Allah’ın Oğlu olarak ve Peygamberlerin vaat ettikleri Mesih olarak gösteren bir olaydır. İncil metni insanların O’nu iki şekilde aradığı gösterir. Ayrıca aynı sayfayı okuyarak, O’nu arayışta başarılı olabilmemiz O’nun bizi karşılamaya gelmesiyle mümkün olabileceğini anlarız.

Uzaktan, putperest ülkelerden gelen bilginler de O’nu aramaktadır. Onların metotlarının köklerini sihirden almaktadır, imana tamamen yabancı düşünceleri vardır. Ama onlar başka türlü davranmayı bilemiyorlar. Metotlarının acayip, aradıkları kişiye yabancı olduklarına rağmen, arayışları gerçektir. Nitekim Musevi halkının bilginlerinin yardımı sayesinde ve Kutsal Yazılara danışarak, aradıklarını bulacaklardır.

Kutsal Yazılara sahip olan, Musevi halkının başrahipleri ve yazıcıları da O’nu aramaktadırlar. Ama buna Herodes tarafından zorlanıyorlar. Kutsal Yazılarda cevapları  buluyorlar da, ama O’nunla karşılaşma arzuları yok, Beytlehem’e doğru yürüyebilmek için gerekli somut adımları atacak arzuları yok.

Museviler, gerçeğe sahip olduklarından eminler, ama O’nu sevgisiz aramaktadırlar, O’nun, günlük yaşamlarında bir şey değiştirmesinden endişe duymaktadırlar.

Putperestler ise, hatada olmalarına rağmen sevgi ile hareket etmektedirler, O’nsuz yaşayamayacaklarının bilincindeler, O’nunla karşılaşarak yaşamlarında büyük bir değişiklik olacağını umut etmektedirler.

Hem Museviler, hem de putperestler kapıya varıyor, arzularının “amacına” çok yaklaşıyorlar. Ama hiç biri yukarıdan gelen ışık olmadan etkin karşılaşmaya ulaşamaz.

Bugünkü duamız Allah’ın ışığını bize göndermeye devam etmesidir, böylece uzaktan gelenler… İsa’yı bulabilsin.

Bugün çok kişi uzaktan gelmektedir. Uzaktan gelenler arasında, sadece Betlehem’deki Bebeğin adını duymayanlar değil, kendilerini Hıristiyan zannedip o Bebek hakkında sadece yüzeysel bilgileri olanlar veya O’nu sevmeyenlerden aldıkları haberlerle yetinenler ve yaşamlarına Bebeği kabul etmek istemeyenler de vardır.

İsa’yı Annesinin kollarında karşılamış olmaktan şükran duyalım. O’na şükredelim ve O’nun varlığından emin olma güvenini kaybetmekten ve O’na hizmet etme lütfünü kaybedebilmekten korkalım. Bunun için de teşekkürümüz yakarışa dönüşsün: Allah’tan ona alçakgönüllülükle sadık kalma lütfünü dileyelim ve Herodes’in o Bebeğe karşı olan nefretini hissettiğimizde, insanlardan ve onlar tarafından ret edilmeyi korkmama gücünü isteyelim. Aynı zamanda duamızda, bir taraftan bizim de Yazıları anlayan bilginler gibi olup, Allah’ın Oğlu ile nerede karşılaşabileceklerini soran kardeşlerimize yardım edebilmeyi isteyelim. Öte taraftan aydınlık içersinde olup, kelimelere bile ihtiyaç olmadan yaşamımızla O’nu işaret edebilmeyi isteyelim.

Hakikatle Kendisini tanıtan Allah’ı kabul etmeyen, tersine kendi fikrine göre yaratılmış bir ‘allah’a hizmet eden bir dünyada yaşıyorsak da, cesaretimizi kaybetmeyelim: Allah, tüm insanların gözünde anlamlı bir ışık parlatabilir. Müslümanlar arasında birilerinin İsa’yı samimiyetle aramaya başlayabildikleri gibi, aynen, yolunu şaşırmış, gözü kör gençlerimiz arasından bazılarına İsa’ya yöneltecek yıldız gözükebilir. Yaşamı isteyen herkes, yürekleri için ekmek ve su isteyen, gerçeği arayan herkes O’na ulaşmalı: bu, kesin bir gerçektir!

Gerçek kardeşlikte evlatları toplayan tek Oğul O’dur, tüm insanları doyuran tek Ekmek O’dur, yüreklerin bekleyişlerine cevap veren tek Gerçek O’dur. Alçakgönüllü olan O’nu bulur, çünkü O’nun işaretlerini anlar, O’nun Yazılarını açıklayanların sözlerini kabul eder. Alçakgönüllü olan, Allah’ın Oğlunun tahtının fakir, duacı, sessiz bir Annenin kolları olduğunu anlayabilir!

Sen de onda Allah’ını görebilesin! Baba bizi bunun için İsa’nın yanına çağırır. O biliyor ki, bizler, bu Bebeği sevip kabul edersek, bu Bebek bizleri yöneltecek ve mükemmel yaşamına girmemizi ve birçok kardeşle tam ve zengin bir birlik içinde olmamızı sağlayacak.