07/01/2007
- İsa’nın Vaftizi Bayramı – C
İlk Okuma Yeş. 40,1-5.9-11 Mezmur 103
İkinci Okuma Titus 2,11-14; 3,4-7 İncil
Lk. 3,15-16.21-22
Kutsallık merdiveni! Bu merdiveni çıkmadan önce
bir soru ile psikolojik olarak hazırlanalım: bu merdiven, yukarı
çıkan mı, yoksa aşağıya inen mi bir merdiven?
Eğer Allah’ı yukarıda diye düşünüyorsak otomatikman
kutsallık merdivenini yukarı çıkan, kademe kademe O’na
varmamızı sağlayan bir merdiven diye düşünürüz. Ama
Allah’ı hayal edeceğimize O’nu bize gösterene bakarsak, yani
Oğul İsa’ya bakarsak, o zaman İsa’nın bizim
hizmetkârımız olacak kadar çok kendini
alçalttığını görürüz; O, Ürdün nehrine kadar, ölüme kadar,
haçta ölüme kadar bile kendini alçalttı. O zaman İsa’ya götüren
kutsallık merdiveni aşağıya doğru inen bir merdivendir!
İsa bize şöyle dedi:
“Alçakgönüllü ve uysal olan Ben’den öğrenin!”. Alçakgönüllülüğü
öğrenmek için aşağıya inmeliyiz, kademe kademe alçalarak,
kendimizi inkâr edecek kadar alçalmalıyız; ancak o zaman içimizde
Allah’ın saf ve gerçek ışığı parlayacaktır.
Yukarı
çıkan ve aşağıya inen merdiven. Âdem kendi gücüne,
kararlılığına ve fikirlerine güvenerek, yükselen merdiveni
seçmek istedi. İsa ise, her gün Babasının arzularını
gerçekleştirerek, aşağıya inen merdiveni tercih etti. Âdem
nereye vardı? Allah’a varmadı, Allah’ın boyuna ulaşmak
istediyse de! O, Allah’ı kendi vicdanı önünde suçlamaya vardı,
ama bu inadı onu Allah’tan uzaklaştırdı, insanlardan, kendi
barış ve huzurundan uzaklaştırdı ve tüm
yaratılışla savaşa girdi. Yükselen merdiveni kendi gücümüzle
ve fikirlerimizle çıkamayız: o merdiveni bize sadece Allah, kendi
metotları ve kendi gücüyle aştırabilir. Yukarı çıkan
merdiven bir asansördür: biz aşağıya indikçe, asansör bizi
yukarı çıkaracaktır. Allah Oğluna, merdivenin en alt
kademesine ulaştığında en büyük şanı verdi.
Yeşaya halkın köleliğinin
sona erdiğini ve en yüksek yerlerden bağırılması
gereken bir haberi müjdelemekte: Allah kendi gelmekte, ödülü getirmekte,
sürüsüne özen gösteren bir çoban gibi gelmekte! Bu, Musevi halkının
teselli edilmesi için gereken sözlerdir ve tarihin her çağında her
halkın duymaya ihtiyaç duyduğu teselli sözleridir. Bizim de bugün
ihtiyacımız olduğu sözlerdir. Kaç kişi bağlı
yaşamakta, sahipleri tarafından yaşamak istediklerinden
başka şekilde yaşamaya zorlanmaktalar! Sahipler modalardır,
ideolojilerdir, televizyonlardaki terbiyesiz konuşmalardır,
komşuların, iş arkadaşlarının ilgisiz,
meraklı, yüzeysel bakışlarıdır ve, bunlardan da
kötüsü, egoizmle beslediğimiz arzularımızdır. Bu sahiplerin
hükmü altında ne kadar acı, hüzün, kölelik var! ’Müjde getiren sen, sesini yükselt!”. Maalesef bizler sesimizi
kısmaya alışığız, hatta Rabbimiz
İsa’nın yaşamımıza girdiğinin iyi haberini bile
söylememeye alışığız. Bizi günahlardan
kurtardığı ve gözlerimizi açarak barış ve birlik yolunu
gösterdiğini bile söylemeyiz. ”Sesini
güçle yükselt” diyor bize Yeşaya. Bunu Vaftizci Yahya
gerçekleştirdi.
Yahya gerçeği söyleyerek kendisinin
herkesin yüreğinde beklediği kişinin gelişini
hazırlayan biri olduğunu bildirir: içimize gelerek sevinç ve sevgi
ateşi yakacak Kutsal Ruh’u bize verebilecek tek kişi
İsa’dır.
İşte İsa! O da
Yahya’yı dinliyor ve vaftiz oluyor. Biz O’nun suya inerek vaftiz
olmasında büyük bir alçakgönüllülük görüyoruz, çünkü İsa’dan önce o
suya günah, kibir, şiddet, cinsel sapkınlılar,
hırsızlıklar, cinayetler, küfür, sihir ve kandırmalarla
dolu insanların indiğini görmüştük. “Sen İsa o suda ne
yapıyorsun? Sen bizim kibirle ve egoizmle lekelenmedin, sen hiçbir zaman
bizim işlediğimiz günahları işlemedin, yıkanmaya
ihtiyacın yok. Yahya’nın elinin altında ne yapıyorsun?
Niçin bizim kirlettiğimiz suya giriyorsun?”
İsa sessiz, üzerine bir
yığın kötülük, acı, intihar, cimrilik, haksızlık,
aldatma, yalan, zina ve cinsel sapkınlık yüklenmektedir. O bize cevap
vermemekte: çok ağır bir haç taşımaya başlamakta, her
birimizin taşıması gereken haçı o taşımakta!
Bize Baba cevap vermekte, göklerden,
sessizlikten… O bize o insanın üzerine bir güvercin, yani Kutsal Ruh’u
yollayarak, cevap vermekte. Baba İsa’dan hoşnut, çünkü bu anda her
insanın işlediği ve onarmadığı günahların
yükünü O, üzerine almakta. İsa o kadar büyük bir sevgi eyleminde
bulunmakta ki, Baba bile bundan duygulanmakta: O şunu diyen eylemi
gerçekleştirmekte: “İman ve sevgi nehrinin suyunu bulandıran
günahların cezasını bana ver, ben kötülükleri
onaracağım”. İşte,
her insanın kurtulmasını isteyen Baba bunun için O’nda kendi
sevgisinin büyüklüğünü ve tamlığını görmekte ve
şöyle demekte: “Sen gerçekten benim Oğlumsun, Bana her şeyde
benzemektesin, Senin sevgin, Benim sevgimdir!”.