YETMİŞ
KERE
YEDİ KEZ
Lk 6,37
Bu kitapçık Hıristiyan Cemaatler
için
Aziz Pavlus Katolik Kilisesinde (Konya)
Hazırlanmıştır.
Tel: +90 0 332 3536226
Sadece Baba olan bir Tanrı
affedebilir.
Sadece içinde Baba Tanrının
Ruhunu taşıyan insan affedebilir.
İsa bize Babanın yüzünü
gösterir ve bize Ruhunu verir öyle ki, biz de Onun sayesinde
kardeşlerimizi affedebiliriz.
Bu şekilde hayatımız
mükemmelliğe ulaşır, yani hayatımızda mükemmel sevgi
bulunur.
Her kim affetmezse Tanrının
hayatını yaşamıyor.
Her kim affetmezse affetmeyi bilmeyenin
sınıfına girer. Çünkü Tanrının nurundan
çıkmış; sevgiden uzak, bencil, kendine dönük, karmaşık
bir yapıya sahip bir insan olur ve artık içinde yaşam
pınarı olmaz.
Tanrı, affetmeyi bildiği için
Tanrıdır! Tanrı insanları yetmiş kere yedi
kez affedecek kadar sever.
p. Vigilio Covi
AFFEDİLMİŞ
OLANLAR
Kaç kere affetmeliyiz? Eğer
cennette olsaydık bu sorun olmazdı. Çünkü cennette hepimiz
affedilmiş olacağız.
Cennette hepimizin şu özelliği
olacak: affedilmiş olacağız; cennetteki toplantıda en
büyük Azizden en son gelene kadar... hepsi affedilmiş olacaktır!
Sadece Meryem doğrudan doğruya affedilme
tecrübesini yaşamamış olacak, buna karşılık bunu
tüm evlatlarının tecrübesi vasıtasıyla dolaylı olarak
yaşamış olacak.
Hepimiz affedilmiş azizler
olacağız. Eğer çocukları hariç tutarsak suçsuz hiç aziz
kalmaz. Affedildiğimiz için hepimiz aziz olacağız.
Bu gerçek, bana sevinç ve cesaret verir:
suç işlemekte olanlara olası azizler gözüyle bakabilme cesareti;
Azizlerle, imanın büyük kahramanları: şehitler, şahitler,
ruhbanlar, mistikler ve münzeviler ile ortak bir şeylere sahip
olmanın sevincini verir.
Affedilmiş olanlar! Cennetteki tüm
azizlerin başka bir ortak niteliği olacak: hepimiz affetmiş
olanlar olacağız.
Affetmek ve affedilmek kurtuluş
yolunu tırmanabilmek için giyilmesi gereken iki ayakkabı gibidir!
Affetmek ve affedilmek Tanrının
merhametli olduğunun bir sonucudur; bunun için O affeder, bunun için de
biz, Onun evlatları olarak, affediyoruz; bu şekilde Onun Ruhunu
taşıyoruz, Onun örneğine göre davranıyoruz; Onun
yüreğinin hareketlerinin içerisindeyiz.
AF:
TANRININ YAKINLIĞININ İŞARETİ.
YENİ KÜLTÜR!
Affetmek
ve affedilmek bu dünyadayken cennetin önceden tadılmasıdır.
Bunlar, bizim insani öykümüzde olan Tanrının
varlığının özellikleridir, yaşamda ve tarihte
Tanrının mevcudiyetidir. Tanrının
yakınlığı! Evet, çünkü affı kabul etmek ve affetmek ne
şeytani bir kültüre ne de Ademin bencilliği ve gururundan gelen bir
kültüre aittir! Sadece üstün bir kültüre, yani bir başka dünyadan,
Yukardan gelen bir kültüre aittir.
Affetmek
ve affı kabul etmek öbür dünyanın
yakınlığının bir göstergesidir. Acaba
İsanın Vaftizci Yahya karşısında diğer tüm
günahkarlarla beraber başını eğerek Ürdün (Şeria)
nehrindeki vaftiz ile misyonuna başlaması ve bu misyonu, kendini
günahkarlar arasında sayarak Ona karşı ellerini kaldıran
suçlular için Tanrıdan af dileyerek bitirmesi bir tesadüf müydü?
İsanın,
Havarilerine görünerek onlara kendi barışını ve kendisini
kabul edenlerin günahlarını tam Tanrı adına affetme
yetkisini bırakması bir tesadüf müydü?
Affedilmeyi kabul etmek ve affetmek
hayatın zor anlarıdır.
Herkes zor olduğunu söylüyor: bense
imkansız olduğunu söylüyorum. İsaya yaslanmadıkça, yani
inanmadıkça affetmek imkansızdır.
Kim Tanrıya inanmazsa kendi gücü ile
kurtuluşunu arar. Hata yapınca en fazla hata
yaptığını fark eder, ama günah işlediğini fark
etmez. Bunun için kendini haklı çıkaracak mazeretler arar, af aramaz.
Tanrıya dayanmayıp Onunla bir iletişim içinde yaşamaz; af
dilemez. Bunun yerine, kendi geçmişinde, başkalarının
eğitim hatalarında yada toplumun kötü etkilerinde aklanmalar arar.
Eğer bunları bulmazsa psikiyatrdan yardım dileyecek, o da bilinç
altında bunları bulacak. Veya büyücüye başvurarak kendisine,
kimin nazar değdirmiş olduğunu bulmaya çalışacak vs...
Kim Tanrıya inanmazsa af dilemeyi
bilmez; kimsenin tarafından affedilmeyi ümit edemez. Bir çıkmaz
sokakta bulunur; unutmaya, diğer insanlardan kaçmaya, hatta
ümitsizliğe kapılmaya mecburdur.
Ayrıca, kim Tanrıya inanmazsa
affedemez: yapamaz; hayret etmemize gerek yoktur!
Af, Tanrı ile yakın bir ilişkinin
meyvesidir. Eğer Tanrı insanın ufuğundan
uzaklaştırılırsa af biter. Af olmaması
Tanrının insan yüreğinde doğru yerde
olmadığının göstergesidir.
Hatta, burada herhangi bir Tanrıdan değil,
tam Rabbimiz Mesih İsanın Babasından bahsetmekteyiz.
Sadece
hıristiyan imanında af önerilmektedir. Diğer dinlerde af
kavramı aynı değildir, insan da tek başına
kaldığı taktirde, affetme kapasitesine sahip değildir.
Sadece haç üstünde af ederek ölen Mesih İsanın Babası
Tanrıya bakan ve Onun Ruhunu kabul eden affetme kabiliyetine sahip
olup, affetmenin sevincini tadar. Babaya bakınca, pişman olup dönen
oğlundan hoşnut olan, kötülüğün yenmiş olduğu
kişinin iyiliğini isteyen bir Tanrıyı görür. Bize,
kendini, affeden biri; bizi affeden biri olarak tanıttığı
için Tanrıya minnettarız. En gerçek minnettarlık da Onun
yaptığı gibi yapmaktır.
NEDEN
AFFETMEK?
Affetmeyi bilmemek ateizmin bir
sonucudur. Tanrının senin yüreğinde Ona ait olan yeri
kaybettiğinden dolayı affetmeyi bilmezsin. Affedemezsin çünkü
Tanrı sendeki yerini kaybetmiştir.
Bir insan sadece uğradığı
zararlardan daha üstün değerler için yaşıyorsa affedebilir. Bir
insan tüm ümidini sağlığına bağlamışsa onu
bir kaza sonucu mahveden kişiyi affedemez. Bütün ümidini sosyal toplumdaki
saygınlığına bağlamışsa kariyerini
kaybettireni affedemez. Bir insan tüm dikkatini zengin olmaya vermişse
birikimlerini yatırdığı bankayı batıran
kişiyi affedemez.
Ama ben daha üstün bir amaç için
yaşıyorsam o zaman farklı olur. Eğer Tanrıyı
onurlandırmak için yaşıyorsam, İsanın uğruna
yaşıyorsam ve Onun Kurtuluş olduğu için
Krallığını yaymaya çalışıyorsam, bu amaç
benden ne hastalıkla ne sosyal toplumdaki yerimle ne de ekonomik
başarısızlığımla elimden alınamaz. Tam
tersi, sıkıntılı durumlarda İsaya olan
tanıklığım çok daha belli ve güçlüdür.
Muhtemelen bana hakaret eden beni
mahvedememiştir. Tıpkı Onu öldürenlerin İsayı
mahvedemediği gibi. İsa Babaya itaat etmek, Ona hayatını
sunmak ve kendine ait olanları sonuna kadar sevmek istiyordu; Onu
öldürenler buna engel olamamıştır. Hatta, Onu öyle bir duruma
sokmuşlardır ki, sevgisini, itaatini ve sunusunu daha belirgin bir
şekilde ortaya koymasına sebep olmuştur. Sanıyorum ki
affın, affetmenin kapasitesinin sırrı daha esaslı
İsaya olan bir dönüşte bulunmaktadır.
İsaya dönmedikçe, Ona yönelmedikçe
affedemez. Ancak ve ancak İsayı kendinden çok seven kişi
affedebilir, hatta, seve seve affeder. Tıpkı Papa Yuhanna Pavlus
IInin suikastçısını affettiği gibi.
Eğer hayatımı İsadan
daha çok seversem hiçbir zaman affedemem. Ama eğer Onu kendimden daha çok
seversem o zaman Onun yaptığını yapabilirim; O affetti.
İnsanlar arasındaki gerçek uyumun, anlaşmanın ve
barışın sırrı budur zaten pek de sır değil
-: İsadır. Ona inanmak, yani Ona aşık olmak
dolayısıyla Onsuz ve Onun dışında hiçbir şey
yapmamak, insanın ve insanlığın gerçek kurtuluşudur.
O zaman affetmekte yetenekli olabilmek
için İsaya yönelmek, yeni bir düşünce biçimi gereklidir.
Hayatımızı, kendi yararımızı aramak için
değil, ama Onun Krallığı yayılsın, armağanı
kabul edilsin, Onun Oğlu sevilsin diye hayatımızı
Tanrıya sunmak; işte, İsaya dönmek, Ona yönelmek budur!
Bu, kendini toplumdan soyutlama
değil, tersine, insana, şahsen ve toplumsal olarak, yararlı
olabilmek için tek yoldur. Evet, tamamen tek yoldur; bu gerçek, tarih boyunca pek çok şekilde ispat edilmiştir.
Her kim bu yolda yürüyorsa, büyük sosyal hizmetlerde bulunmasa da, artık
sosyal hizmet kasalarına prim ödemese bile, insanlığa iyilik
yapmaktadır!
İsayı hayatımdan daha çok
sevdiğim zaman hayatımda Kutsal Ruh mevcuttur; O, tam bu sevgi
ilişkisinde ortaya çıkar. Kutsal Ruh uyum ruhu ve af
kaynağıdır. Kutsal Ruh insanları, özellikle bana hakaret
eden günahkar insanları görmek için yeni bir ışık verir.
Benim onları, Tanrının şeytanın baskılarına
yenilmiş evlatları olarak görmemi sağlar. Günahkarlar kimdir?
Şeytana yenilmiş, acı çeken insanlardır. Bana hakaret eden,
onurumu kıran, hayatımı mahveden kimdir? Sevgiyi kaybetmiş,
Tanrı ile ilişkisini kesmiş, cimriliğin,
kıskançlığın, büyük ihtirasın veya başka kötü
hırsın içine düşmüş olandır.
Eğer ben Tanrının Ruhunda
isem - İsa ile gerçek bir ilişkiden gelen Ruh - dünyaya girmiş
olan bu kötülükleri sevgi ile olumlu olarak etkileyebilirim.
Eğer Tanrının Ruhunda
değilsem kötülüğe kötülükle, saldırganlıkla ve kaba
sözlerle karşılık verir; başkalarını suçlayarak
kendimi savunurum. Ve böylece insanlara acı çektiren kötülük zincirine
yeni bir halka takmış olurum.
Eğer ben Tanrının Ruhunda
isem affetmeyi arzu ederim; diğer insanlarla Tanrı arasındaki
uyumu inşa etmeye katkıda bulunmak isterim.
Sadece İsayı
seven affedebilir. Çünkü onun yüreğine İsanın merhameti
girmiştir. İşte, o zaman merhamet mükemmelliğe
ulaşır ve - Petrusun yapmayı düşündüğünün tam
tersine! - affetmenin hesabı yapılmaz.
FARKLI
DURUMLAR
Affedebileceğimiz durumlar çok
farklı, sayısızdır.
Bizden af dileyenleri affedebiliriz, af
dilemeyi bilmeyenleri de, hatta hiçbir zaman af dilemeyecekleri bile
affedebiliriz.
Hem bize kötülük edenleri, hem de, bizi
ayartarak, bize kötülük yaptırmış olanları affedebiliriz.
Bize, geçmişte haksızlık
etmiş olanları, şu anda acı çektirenleri, ilerde engel
olabilecek insanları affedebiliriz.
Pek çok farklı durum var; bu
durumların hepsinin karşısına, İsanın sürekli
olarak yüreğimize koyduğu Kutsal Ruh ile çıkmalıyız;
Kutsal Ruh aracılığıyla, yani, evlatlarının
iyiliğini isteyen Babanın Ruhu, Babadan her şeyi öğrenen
Oğulun Ruhu.
Af dileyen günahkarlar vardır! Zarar verdikten sonra veya
haksızlık ettikten sonra, bundan acı çeken kişiden af
dileyen alçakgönüllü insanlar vardır. O zaman affetmek daha kolay olur!
Eğer affettiğim kişiyi, benimle birlikte Rabbin de
affetmiş olduğunu bilirsem ya da onu, İsanın sevgisi
uğruna affediyorsam, affettiğim
kişi ile aramda daha güçlü, daha içten ve Tanrıya gerçek
şanı veren bir birlik ortaya çıkabilir.
Kendim de bunu tecrübe ettim ki, İsanın sevgisi uğruna
verilen aftan daha derin, daha ruhsal bir ilişki doğar. Bu tecrübeyi,
herkesin, özellikle de evlilerin ve cemaatlerde ya da Kilisede olan gruplarda,
Tanrının Krallığı için beraber yaşayan ya da
çalışan kişilerin de, yaşamasını isterdim.
Cemaatte ya da ailede beraber yaşayan insanların, günlük yaşam
içinde, af dilemek ve affetmek için çok fırsatı var. Beraber
yaşarken, uyumsuzluk içinde söylenen yada yaşanan küçücük şeyler
bile acı verirler. Af dilemek mi? Evet! Affetmek mi? Evet! Evet, kendini
mazur göstermeden ve başkalarını suçlamadan, af dilemek! Evet,
affettiğim kişiden her hangi bir açıklama ya da söz vermesini
istemeden, affetmek!
Tek şart: bunu İsanın adıyla yapmak! Bu İsmi
açıkça söyleyelim, çünkü her günah, günahlar için ölmüş olan
Tanrının Oğlunun yüreğini sarsar, her verilen af da Onu
sevince boğar çünkü bu, Onun Dirilişini yüceltir. İsanın
adıyla senden af diliyorum! İsanın adıyla seni
affediyorum!
Yüksek sesle söylenen İsanın adıyla bürünen günahlar,
artık ağır gelmiyorlar, keder ve güvensizlik yaymayı
bırakıyorlar.
Bazı insanlar af dilemeyi bilmiyorlar; bu konuda onlar hiçbir zaman
yardım almamıştır, Tanrıyı
tanımıyorlar ya da Onun Krallığı için derin bir
şekilde gayret göstermiyorlar. Belki günahlarını rahibe itiraf
ediyorlar ve bundan başka bir şey yapmak gerektiğini
sanmıyorlar. Bu insanları da affedebilirim. Onlara,
davranışlarımla, selamımla, bakışlarımla,
kendilerine karşı yüreğimde sevgi olduğunu göstermeye
çalışacağım. Onların günahları
kırılmama sebep olmadı, onların
haksızlıkları beni korkutmadı, çünkü benim
Tanrının sevgisinde kalmama engel olmadı. Onlar, bana
karşı yaptıkları hakaretle, kendilerine ruhani bir zarar
verdiler. Ben onları seviyorum ve Tanrı ile zarar görmüş olan birliklerini
yeniden kurulabilsinler diye dua ediyorum. Sevgi ile bir sürü günahı
örtebiliriz!
Öyle insanlar vardır ki hiçbir zaman af dilemeyecekler. Affın var
olduğunu bilmiyorlar, belki de kibirlidirler ya da kendilerini herkesten
üstün sayıyorlar veya daima haklı olduklarına inanıyorlar.
Aslında Tanrıya inanmaz, Onu sevmez ve Onun hoşuna gideni
aramazlar. Affedilmeyi kabul etmezler çünkü bu, onların hata
yaptıklarını ya da günah işlediklerini kabul etmeleri demek
olurdu.
Böylece, çok zor, çirkin ve acı veren bir durum yaratılır.
Ne yapabilirim? Bu insanlara karşı da Babanın
yaptığını yapacağım. Yüreğimi affetmeye
hazır bulunduracağım. Bu insanların, günahlarımızı
aydınlatan tek ışık olan İsa ile
karşılaşmalarını arzu edeceğim. Onların
kötülükten kurtarılmalarını isteyeceğim ve bunu, Rabbin
haç üzerinde yaptığı gibi, Babadan dileyeceğim: Baba,
onları affet çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.
Günahımızın sonucundan dolayı bize karşı
günah işlemiş olan insanlar vardır. Biz kendimiz onları söz
yada davranışlarımızla kışkırtmış
olduk. O zaman yapılacak olan şey açıktır: sevgi
eksikliğimizden ötürü af dilemek ve kendini alçaltmak bize düşer!
Bizim hatamız, bize karşılık olarak yapılan hatadan
daha küçük olsa da. Belki de biz bir hakarete bir başka hakaretle
karşılık vermiş olduk. Kötülük zincirine diğeri başlamış olduğu için,
ilk olarak onun af dilemesini mi bekleyeyim?
Hayır, derdim. Tanrının
lütfu ilk olarak kime dokunmuş ise, o, ilk olarak af diler;
Tanrının şanını arayan, Tanrının
Krallığı için gayret gösteren, ilk olarak af diler. Af dilemeyi,
affetmeyi, affı kabul etmeyi becermek için gerçekten İsayı
kendinden daha fazla sevmek lazım!
Bizi kötülük yapmaya itmiş olan
insanlar var. Onları da affetmeli miyiz? Evet, tabii. Ancak bu, önceki
gibi, daima ve şartsız onlara güvenmemiz gerektiği anlamına
gelmez. Eğer beni günah işlemeye iten kişi
değiştirilmediyse, onu affederim, ama onun tarafından yeniden
kandırılmam ve günaha itilmemin fırsatını ona
vermemeye çalışırım. Eğer biri, benim
açıkladığım sırları, başkalarına
söylerse, onu affederim ama ona başka sırları açıklamamaya
dikkat ederim.
Affetmek, ayırt etme
yetkisizliği değil, uyanık olmamak ve ruhsal tedbirsizlik demek
değildir.
Ben affediyorum, ama unutmayı
beceremiyorum; bana edilen hakareti unutamıyorum. Hafıza sevmeyi
sık sık engeller. O halde, bu durumda ben diyorum ki unutmak
gerekmez. Sana yapılan hakareti hatırladığın zaman,
artık Tanrının sana affedebilme lütfunu bağışladığı
için, Ona şükret. Babaya şükret ki O, senin telaffuz ettiğin
affı ciddiye aldı. Herkes için, sana hakaret ettiği kişi
için de, ölmüş olan İsaya yeniden bakışlarını
dikmeye çalış; arzu et ki, dostun olan İsanın eseri senin
düşmanının yüreğinde de tamamlansın.
Hafızan, yavaş yavaş,
İsanın sevgisi ile doldukça, acılarının kalan izleri
de boşalacaktır!
Bazıları, affedebilecek
kapasiteye sahip olmadığı için, bir rahipten özel bir kutsama
isterler; bu mütevazı davranış, Tanrının sevgisini
kendi üzerine çeker! O, bu armağanı sana kesinlikle bağışlayacaktır!
TANRININ
LÜTFUNUN ÖRTTÜĞÜ GÜNAHLAR
Yakupun oğlu olan Yusuf, kendisini
satmış olan kardeşleri yüzünden çok sıkıntı
çekmiştir. Kendisinin ve babasının hayatı
mahvedilmiştir. Bütün bunlar, tüm kötü denenmelerde bulunduğunda bile,
onun Tanrıya sadık kalmasına engel olmadı.
Bu sadakat sayesinde o,
Tanrının işlerini ayırt etme yeteneğine sahip oldu;
kardeşlerinin günahında, her şeyi iyiliğe çevirebilen
Babanın gizemli elini görebildi. Tanrı kardeşleri tarafından
satılmasına izin verdi, bu şekilde onlar yedi yıl süren
kıtlıktan kurtulabildiler. Yusuf, Tanrının gizemli, ilginç
ve tuhaf bir şekilde, sevgi dolu olan bu planını gördü de,
sadece kardeşlerini affetmekle kalmadı, onlara çok çeşitli
nimetler verip onları onurlandırdı.
Bu olay düşünmemizi
sağlar; Tanrının sevgisinde, kardeşlerimizin bize
karşı işlediği günahlar, iyilik için kullanabileceği
araçlara dönüşebilir.
Bir atasözü şöyle diyor: Felaketler
içinde bazen şans bulunabilir. Hayranlıkla bakan gözler -
Tanrıya sevgi ile bakan gözler - hayatın gizemli
nakışını tanıyabilir: bunda, bize olumsuz gibi görünen
durumlar da, bizim İsanın boyuna erişmemizi sağlar.
Geçmişte ya da şimdi
uğradığımız haksızlıklara düşmanca
bakışlara bakmayacağız artık. Bundan böyle
anlamadığımız şeyler için, bize acı veren
olaylara ve uğradığımız hakaretlere minnet duymaya
başlayacağız.
Bu bakışa sahip olmak için,
tabii ki Babayı ve Oğulu kendimizden daha çok sevmemiz lazım!
Siyah kömürden, ısı ve ışık alınabileceği
anlayışına sahip olmak için, Kutsal Ruhta bulunup Ondan gelen
ayırt etme yeteneğine sahip olmamız lazım. Kömür siyah,
kirli ve ağırdır. Onu atma! Onu ateşe koy: o da,
bulunduğun yeri ısıtacak ve geceyi aydınlatacaktır.
Senin ve diğerlerinin günahları ağır ve çirkin mi?
Onları Tanrıya teslim et; O da, seni bu günahlardan kurtarabilecek,
onları da senin merhamette, anlayış ve teselli ruhunda
gelişmen için fırsatlara dönüştürecek.
AFFETMEK
İLAÇTIR
Değişik kaynaklara göre pek çok
psikolojik, psikosomatik, hatta fiziksel hastalığın,
insanların affetmeden ve affedilmeden yaşadıklarından
dolayı ortaya çıktığını söylemektedir. Bu, zor
inanılan bir uyarı değildir.
Affetmemek, Tanrı ile, kendimizle,
diğer insanlarla, tarihle ve doğayla uyum içinde olmamaktır.
Uyum eksikliği gerginlik yaratır. Gerginlik de beden ve tinin
liflerini yorup hasta eder.
Sadece cennete girebilmek için değil,
yeryüzünde yaşadığımız kısa günlerimizi cehenneme
çevirmemek için de affetmek gereklidir. Affetmek!
Bütün geçmişi affetmek! Nasıl
olur?
Bütün hayatını, yüreğinde,
şu adı tutarak, gözden geçireceksin: İsanın adında,
İsanın uğruna, İsayla birlikte... ebeveynlerimin kendi
aralarındaki ve bana karşı olan sevgisizliklerini - gerçek veya
düşünülen - kardeşlerin kıskançlık ve çatışmalarını,
çocukluk arkadaşlarının zorbalıkları ve
çekememezliklerini, komşu ailelerinin arasındaki
düşmanlıkları, maruz kaldığı bedduaları,
öğretmenlerin haksızlıklarını, kasaba
papazının anlayışsızlıklarını, herhangi
biri tarafından atılan dayakları, kötü niyetli
yaptığı cinsel açıkları, çeşitli
zorlamaları, bana yöneltilmiş olan mırıldanmaları ve
iftiraları, kaynanaların ve kayınpederlerin, gelinlerin veya
güveylerin kıskançlarını, kardeşlerin, ebeveynlerin veya
evlatlarının ihanetlerini, miras paylaşımında
uğranılan zararları... affediyorum.
Affetmem gereken ne kadar çok şey var!
Tüm dünya sanki bana karşı suç işlemiş gibi! Onu,
İsanın adıyla affediyorum! Kötülüğün esareti altında
yaşamak istemiyorum, aksine kötülüğe iyilikle karşılık
vermek istiyorum; affediyorum! Bu şekilde suçlu olan dünyayı
kurtarmaya başlıyorum, çünkü onun üzerine bir lütuf
ırmağı akıtıyorum, Mesih İsanın açık
Yüreğinden kaynaklanan ırmağı...
Aynı duayı, şimdi
gerçekleşen olayları da düşünerek, yapıyorum.
Affediyorum..., kötülüğümü isteyenleri affediyorum, bana dalkavukluk
edenleri affediyorum, bana yalan söyleyenleri affediyorum, beni hor görenleri
affediyorum, bana tuzak kuranları affediyorum,
yaşadığım dünyayı mahvedenleri affediyorum, hükümeti
affediyorum, parlamentoyu affediyorum, Kilisenin zulmedenlerini affediyorum, affediyorum...
affediyorum...
Ve, ileride bana zorbalık edecek
kimseleri de affetmeye kendimi hazırlıyorum... Bir af ki şu
anlamına gelir; benim için hayatımın, onurumun, sonumun hiçbir
önemi yok, herkesin kurtuluşu, Tanrının Krallığı,
Kutsal Ruhun tüm dünyaya yayılması önemlidir!
Vefat edenleri de affedebilirsin ve
affedebiliriz! Ölmüş olan inananların ruhları huzur içinde
uyusun. Evet! Eğer aralarında da affedilmeye ihtiyacı olan bir
ruh varsa, bana gelince, onu da affetmek istiyorum.
İsa aracılığıyla
imanlı ölülerin ruhları ile aramızda bir ilişki
vardır. Bu ilişki üzerine varsayımlar yürütmek istemiyorum;
Tanrının onu tanıdığını bilmek, bana yeter.
O, bu ilişkiyi doldurabilir öyle ki bu konu benim için ne kendimi
yüceltmeme ne de korkmama veya merak etmeme sebep olmaz. Bana gelince ölmüş
olan imanlıların ruhlarına da İsanın adında
verdiğim affımın ulaşmasını istiyorum.
AFFETMENİN
GÜZELLİĞİ
Isa birkaç kez aftan bahsetti. O bize,
Tanrı tarafından duada duyulmak istiyorsak, affetmemiz
gerektiğini söyledi. Tanrıya benzeyebilmek için ve, sırası
geldiğinde, Tanrı tarafından affedilebilmek için, affetmek
gereklidir. İncil, birkaç meselede, bundan bahseder.
Havariler, Öğretmenin bu
düşüncesini ısrarla tekrarladılar ve bizler şimdi onu
gerçekleştirmekteyiz.
Affederek yaşamak, çok güzeldir!
Materyalist dünyadan çıkmak,
ışığın dünyasına girmektir!
Tasa dünyasından çıkıp
barışa girmektir!
Yedi kere mi affedeceğim? Hayır,
iç huzuruna, sendeki Tanrının sevgisine sınır koyma;
yüreğinin penceresinden girmek isteyen güneşin önüne panjur koyma!
Büyüklüğüne sınır koyma,
kendini sevginin hesabını tutacak kadar küçültme; bu, artık
sevgi olmazdı! Yetmiş kere yedi! Yüreğini, Tanrının
sonsuzluğuna açık tut!
Eğer sürekli affetmeye yetenekli
olmak istiyorsan, Tanrıya sevgi ile bakmaya devam et; Ondan örnek ve güç
alacaksın.
Tanrı sizleri Mesihte
bağışladığı gibi, siz de sevecenlikle birbirinizi
bağışlayın (Ef 4,32); Tıpkı Rabbin sizi
bağışladığı gibi, siz de
bağışlayın (Kol 3,13).
Tanrıya hayranlık ve sevgi ile
bakmak gereklidir. Bu, bizim affetme kapasitemizin kaynağıdır.
Dahası var; bizim affetmemiz, Tanrının önünde sürekli olarak,
her an günahkar olan bizler için Onunla birliğe götüren yolu açık
tutacak.
İnsanların suçlarını
bağışlarsanız, göksel Babanız da sizi
bağışlar. Ama bağışlamazsanız, Babanız
da sizin suçlarınızı bağışlamayacaktır (Mt 6,14-15).
Tanrının evlatları olan
bizler, aşağı fırlatılmış olan
kardeşlerimizin suçlayıcısı (Vah
12,10) ile birlik
olmamalıyız. Eğer bize karşı ya da Tanrıya
karşı suç işleyen bir kardeş varsa, onu ne suçlamak ne
yargılamak ne de mahkum etmek isteyelim. Aksine, onu kükreyen aslan gibi,
yutacak birini arayarak dolaşan düşmanınız iblisten
kurtarmak isteyelim (1Pt 5,8).
Dünyanın kurtuluş eserinde
Tanrının işbirlikçisi, günahların
bağışlanması için kanını dökmüş olan
İsanın işbirlikçisi olmak istiyoruz. Bunun için hiç kimse
hakkında kötü bir şekilde konuşamayacağız.
Tanrının affettiği gibi
affeden, hiç kimse için kötü bir şekilde konuşmaz. Her günahkar
Tanrı tarafından aranmaktadır. Tanrı melekleri ile birlikte
her günahkarın izindedir. Kayin kardeşini öldürdüğü zaman,
Tanrı onu aramak ve ona kaybettiği sevgiyi yeniden verebilmek için
dışarıya çıktı. Bunu hemen yapamamasına
rağmen, onu korumaya devam edip; terk etmedi. Madem ki Tanrı Kayini
sevgi dolu adımlarla izlemekte, ondan kötü bir şekilde
konuşabilir misin?
İsanın şu sözlerini de
dinleyelim: Düşmanlarınızı sevin ve size zulmedenler için
dua edin. Böylece göklerdeki Babanızın gerçekten evlatları
olursunuz. Çünkü O, güneşini hem kötüler üzerine, hem iyiler üzerine
doğurur... O halde göksel Babanız nasıl mükemmel ise, sizler de
öyle mükemmel olun (Mt 5,44s-48).
Affederek severken, Tanrıya ait olan
mükemmelliğe bile ulaşıyoruz! Onun evlatları olabilmemiz
için, Onun tarafından kendisinin olanlar olarak tanınabilmemiz için
yol, şudur: Affetmek!
* * *
Teşekkür ederim, kardeşim, beni
her affettiğin defa için;
teşekkür çünkü, İsayla
birleşerek, bana Babanın sevgisinin işaretini
bağışladın.
Teşekkür ederim çünkü senin Rabbe olan
sevgini, benim günahımdan daha çok aklında tuttun.
Teşekkür ederim çünkü yaşamını,
benim hatamın ve kötülüğümün değil, Tanrının Sözünün
etkilemesine izin verdin.