Pederimiz
1
"Göklerdeki Pederimiz!"
2. BİZİM
A.
İsa yüksek sesle dua ettiği zaman sadece Baba
diyor. Havarilerine Allahtan bahsettiği zaman ise Babanız
diyor.(1)
O bir ayırım yapıyor: Onun için Allah
bizim için olduğundan değişik bir şekilde
babasıdır. O beden almış ebedi Kelam, Allahın tek
oğludur (2). Onun için Allahın Oğlu terimi, daha tam,
eksiksiz, mükemmel bir anlam taşımaktadır: Onun yaşamı
Allahtan doğdu, bu sebepten Allah, Onun için en derin ve en gerçek
anlamda babadır. Biz ise günahta doğduk, yani içimizde sevgi
olmayan, Allahtan gelmeyen bir şeyler var. Yaşamımızda
Babanın sevgisinden doğmayan bazı eğilimlerimiz var. Biz
tamamıyla Allahın evlatlarıyız; ama bizim her
şeyimiz Allahtan doğmadı.
Allah, yaşamımızın kusurlarına
rağmen, bizi seçiyor, yıkıyor ve temizliyor, bizi Kanı ile
besleyerek kendi Oğluna birleştiriyor ve o andan itibaren bizleri
evladı olarak sayıyor. Bizim Allahın evladı olmamız
İsa sayesindedir. Aziz Yuhanna şunu söylemeye devam etmektedir:
Ancak, kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Allahın
evlatları olma hakkını verdi (3). İsa'nın Mesih
olduğuna inanan herkes Allahtan doğmuştur (4). Kendisinde
Allahın Oğlu bulunanda yaşam vardır. Kendisinde
Allahın Oğlu bulunmayanda yaşam yoktur (5).
Aziz Pavlus da İncilini böyle müjdeliyor: Kendi
isteği ve iyi amacı uyarınca, İsa Mesih
aracılığıyla kendisine oğullar olalım diye bizi
önceden belirledi (6). Biz üvey oğullarız, layık
olmamamıza rağmen seçildik. Bu sözler ile havari, Babanın
sevgisinin karşılıksız olduğunu
hatırlatıyor.
İsa bunu hissetmemizi sağlamakla kalmıyor,
bu farkı Mecdelli Meryeme kardeşleri için şu müjdeyi
yollayarak belirtiyor: Daha Pederin yanına çıkmadım.
Kardeşlerime git ve onlara söyle, benim Pederimin ve sizin Pederinizin,
benim Allahımın ve sizin Allahınızın yanına
çıkıyorum )7).
Baba herkes için babadır, ama İsa ve bizim için
değişik şekildedir.
Dua eden havariler Babamız yani bizim
babamız diyeceklerdir.
Hıristiyan, İsaya iman edince kendini
yalnız hissetmez: kendini hemen aile içersinde bulur. İsada
Allahın Oğlu olmak ve kendini hemen bir aile içersinde hissetmek tek
bir eylem, tek bir tecrübe oldu.
Aziz Pavlus İsaya iman etmeye başlayınca
Onu Allahın Oğlu olarak kabul etti ve o anda, ondan korkan birçok
kişinin kardeşi olduğunu keşfetti. Onların sayesinde
yeni yaşama geçti (8), Allahın evlatlarının
yaşamına!
Oğul olma armağanını alan Hıristiyan
aynı zamanda kardeşlik armağanını da aldı.
Allahın oğlu olmakla, İsada olanlarla kardeş olmak
aynı zamanda gerçekleşti.
Eğer Hıristiyan Babaya seslenirse bunu sadece
Mesihin Bedeninin üyesi olarak yapabilir! Çünkü Babam dese bile, üyesi olduğu
Bedenin sesiyle söyleyecektir. Tek başına bir Allahın
Oğlu yoktur. Biri Allahın oğlu ise Mesihin Bedeninin bir
parçası olduğu için böyledir. O tek bağın çubuğu,
İsa üzerine inşa edilen tek ailenin kardeşidir!
Ben, Allahın Oğlu olabilmem için Allahın
diğer oğullarının varlığına ihtiyacım
var: Mesihin Bedeni ile birlik içersinde değilsem artık
Allahın Oğlu değilim! Baba, yaşam suyu almayan
çubukları kesen bağcıdır (9).
Allahın oğlu olarak aldığım
erdemler bile Allahın diğer çocuklarına ihtiyaç duymaktadırlar,
çünkü ruhani bina olan Kilisenin inşası için kullanılmaları
gerekmektedirler, yoksa doğaları bozulur.
Babamız!
İsaya iman eden bizlerin Babası, tek
Oğlunun görülebilen Bedeni Kiliseyi meydana getiren bizlerin, Babası!
1) Mat 5, 16.45; 6, 1.8.14.26.; 7, 11
2) Yu 1, 2.14.18
3) Yu 1, 12
4) 1 Yu 5, 1
5) 1 Yu 5, 12
6) Ef 1, 5
7) Yu 20, 17
8) Elç 9, 19
9) Yu 15, 1
2.B
Oğlunun havarileri olan Bizlerin Babası,
vaftiz olduğumuz andan itibaren Oğlun ile tek bir beden meydana
getiriyoruz, Onun ile yeni yaşama doğduk. İsadan
aldığımız yeni yaşam Senden geliyor!
Sana birlik içinde geliyoruz, tek bir Beden, tek bir
Aileyiz, İsada tek bir varlığız. Senin Oğlunda
birleştik, senin Kiliseniz. Ruhunun gücü bizi birbirimize
bağlıyor, bu Ruh Oğlun İsanın Ruhudur, bizleri
itaatkâr kılıyor. Tek Oğluna olan sevgimiz bizi
birleştiriyor, bize birliği O veriyor ve aynı zamanda bizimle
birlik oluyor.
Babamız!
Duanın bu bölümü bize Kilisenin değerini,
güzelliğini ve gerekliliğini gösteriyor. Kilisede birliği
yaşayabiliriz ve böylece Allah babalığını
tadabiliriz.
Bölünmede bölenin sorumlusu şeytanı
hissediyoruz ve getirdiği olumsuz etkileri acı ve baskı ile
görüyoruz. Bizi onun hükmünden İsa kurtardı ve tek bir Beden olmak
için Onun hükümdarlığına kabul edildik. İsa, Babanın
ellerinden ölümü kabul ederek ölümü insanın Allaha karşı son ve
kati isyanı haline çevirmek isteyen Kötüyü yendi. İsa ise en büyük ve
en saf bu sevgi eylemini, kendi kati sunumu yapmak için fırsat bildi.
Artık Onun ile birlikte Babaya sunulan tek bir Bedeniz.
Kilise olmaktan mutluyuz. Ben İsayı Rab
kabul eden diğer kardeşlerimle birlikte Kilisenin üyesi olmaktan
mutluyum.
Babamız derken, bu bilinç ve bu sevinç mevcuttur!
Babamız, Ruhani yapı olan bizlerin Babası!
Sen insanları sevmek için Oğlunun etrafında bu ruhani
yapıda toplarsın.
Babamız, Senin sevginin somut gösterisi olan
bizlerin birlik içinde kalarak tüm insanları barışa
çağırdığını gösterelim.
Babamız!
Hep birlikte Babayı hayranlıkla görüyoruz,
birlik içersinde hepimiz Onu seviyoruz. Onu görmek için benim gözlerim
yetmiyor, Onu kardeşlerimin ve İsanın diğer
arkadaşlarının gözleriyle de görüyorum. Onu sevmek için
yüreğim yetmiyor, diğer Hıristiyanların yüreği ile de
Onu seviyorum. Benim duam yetmiyor, tüm Kilisenin sesiyle de Onu övüyorum ve
Ona tapıyorum.
Babamız!
Dua edemiyorum, devamlı öğrenmeye
ihtiyacım var: bize dua etmeyi öğret!.
Bize Bedenin, Kilisen olarak dua etmeyi öğret.
Biz, nasıl dua etmemiz gerektiğini bilmeyiz,
ama Ruh'un kendisi, sözle anlatılamayan iniltilerle bizim için
aracılık eder. İnsanların yüreklerini araştıran
Allah, Ruh'un düşüncesinin ne olduğunu bilir. Çünkü Ruh,
Allahın isteğine göre insanlar için aracılık eder. (1)
Biz Hıristiyanlar dua etmeyi bilmeyenleriz!
Devamlı olarak öğrenmeliyiz. İsanın bize ilettiği
oğul Ruhu ile öğreniyoruz. Ruh bize dua etme şekilleri, sözler,
törenler tavsiye etmez, ama bizleri oğul gibi davranmaya, birbirlerini
ellerinden tutan ve yardımlaşan kardeşler gibi
bakışlarımızı güven, sevgi ve güvenle Babamıza
çevirmemize yardım eder.
Yürek açıklanamaz iniltilerle ve sözlerle
açıklanamaz duygularla dolar. Sevinç, birlik,
karşılıklı güven, açık kalplilik, bayram: tüm bunlar
Mesihin Bedeninin değişik seslerinden gelen büyük haykırmanın
içinde mevcuttur: Babamız!.
1) Rom 8, 26s
2. C
Bir müddet öncesine kadar duada Babamız derken
dünyada tüm yaşayanları kapsadığını
düşünürdüm. Şöyle düşünürdüm: Allah aynı şekilde
herkesin babasıdır. Hıristiyanlar ve Budistler, dinsizler ve
Müslümanlar, Hindular ve agnostikler, satanistler ve
bağımsız
düşünenler, herkes Allahın çocukları diye düşünürdüm. Bana
duada söylediğimiz Babamız kelimesinin sadece vaftizli
Hıristiyan kardeşlerimle ortak babamı ima ettiğini
söyleyenleri sertlikle eleştirirdim. Şöyle cevap verirdim: o zaman
duada benciliz, sadece kendimizi düşünüyoruz, derdim.
Şimdi ise duamızda durumların nasıl
olduğunu belirten açıklığın var olması
gerektiğini düşünüyorum. Baba, İsanın babasıdır.
O, İsa ile bir bütün olanların Babası! O oğlu olmayanların
da Babası olmak istiyor, Ona yaşamsal bağla ait
olmayanların da Babası olmak istiyor: Onların da Babası
olmak istediğinden onlara baba sevgisi ile yaklaşır; ancak
gerçekte isteseler de, onu Baba diye çağırmaya hakları yoktur.
Tüm yürekle İsa kabul edildiğinde o zaman sevinçle ve güvenle
şöyle haykırılır: Abba! Baba!
Babamız dediğimizde o mı eki, biz
Kiliseyi kastetmektedir. Bu verimsiz bir yakınlık değildir,
tersine. Kilise Allahın dünyadaki eseridir. Allahın bir eseri
boşuna olamaz!
Allah, dünyaya, tüm dünyanın ve tüm zamanların
insanlarına, armağan olarak, imanlılar cemaatini Oğlunun
etrafında ve Oğlunda topladı. Biz dünya için Kiliseyiz,
Babanın tüm insanlara olan somut sevgisinin göstergesiyiz. Bunun için
dünyada ve dünyanın içinde Kilise olmalıyız! Babanın
sevgisinin insanlara ulaşması için Kilise olmalıyız,
Kilise olarak kimliğimizi ve bölünmezliğimizi muhafaza edip birlik
içinde olmalıyız, diğer insanlardan değişik
olduğumuz görünmelidir.
Bunda gurur veya kendini beğenmişlik görüyor
musun? Bu tehlike olabilir.
Ama Kilisede birlik olmayı, Allaha itaat ve Onun
misyonunu gerçekleştirmek için gayret olarak görürsen bunda ne gurur ne de
kibir vardır. Biz Kilise olarak bize verilen birliği tam olarak
yaşamazsak İsanın gerçek misyonerleri ve dünyaya uygun
misyonerler olmayız.
Bu birlik var olduğu andan itibaren Rabbi İsa
diye kabul etmeyenlerden farklıyız bunun tam bilincinde
olmalıyız. Farkında olmasak bu birliği nasıl
yaşayacağız? Babanın gözünde açıkça belli olduğu
gibi, Kilise olarak birliğimiz ve kimliğimiz belli olmasa
İsanın şahitleri olamazdık. İsada birliğimiz,
kurtuluş ve şahitliktir. Bizi korkunç düşman bencillikten
kurtardığının şahitliğidir.
Bunun için Babanın önüne birlik olarak, Kilise
olarak çıkabiliriz! Kilise var olan açık ve özerk bir gerçektir. O,
bundan mutludur, çünkü planlarının gerçekleştiklerini
görmektedir. Bizim birliğimiz Allahın planlarının
gerçekleşmesidir: sonunda çocukları kardeş oluyor. Bizim
İsadaki birliğimiz, bölünmüş insanların yüreklerine
Ruhunu yollamak için Oğlunu yollayan Babanın sevgisinin
şahitliğidir: birliğimiz Kutsal-Üçlük yaşamına
birliktir, insani ilişkilere neredeyse bütünleşen ilahi
yaşamdır.
Kilise olarak yaşadığımız birlik
Allahın sevincidir!
Göklerdeki Babamız!
Babamız, biz senin mutluluğun ve
beğendiğin eseriniz.
D.
Hıristiyanların birliği, Babanın
dünyaya sunduğu armağandır. İsa Rabbimiz olduğu için
aramızda birlik olduğunda bizler Allahın tüm insanlara olan
sevgisinin somut örneği oluyoruz.
Benim sende olduğum gibi, onlar da bizde olsunlar.
Dünya da beni senin gönderdiğine iman etsin (1).
İsa bunu Babasından dünya için en büyük
hediye olarak istedi.
İsa niçin Babasından dünya için
barışı istemedi? Niçin ondan gelişme veya zenginlik
istemedi? Niçin kültürler arası diyalogu istemedi? Niçin hükümet
görevlilerinin dürüstlüğünü veya her ülkenin hür olmasını
istemedi? Niçin?
İsa sadece havarilerinin, öğrencilerinin
birliğini istedi. Birliğin, Oğul ile Baba arsındaki gibi
itaat ve güven üzerine kurulu olmasını istedi. Ayrıca
Hıristiyanlar arasındaki birlik yaşamı İsa
tarafından haksızlıklardan kurtulmak, açlık, savaştan
kurtuluş olarak düşünülmedi, amaç Ona imandır: Dünya beni,
senin gönderdiğine iman etsin.
İsaya iman insanı kökünden
değiştirir ve onu kötülüklerden arındırır ve
kurtarır. İsaya iman, insanı diğer insanlarla birlik
olmaya kabiliyetli kılar. İsaya iman, insanın gerçek
yaşamıdır.
Biz, Hıristiyanlar, İsaya imanın bize
yaşattığı birlikle dünyanın
kurtarıcıları oluyoruz. Birliğimiz, Allahın bugünkü
insana armağanıdır, çünkü herhangi bir kültürden veya herhangi
dinden insanların Kurtarıcı İsanın
varlığının farkına varmalarını sağlayan
gerçektir, Onun alçakgönüllü kurtuluş eserini ve günahlardan
kurtarışını kabul etmektir, ayrıca yeryüzünün çehresini
değiştiren armağanı, Kutsal Ruhu kabul etmektir.
Kilisenin üyesi olmaktan alçakgönüllülükle, gururluyum.
Bunu hak etmedim, tersine bencillik beni hep birliği bozmaya veya
zayıflatmaya çağırıyor. Ama Babanın merhameti o kadar
büyük ki beni affediyor ve Hıristiyanlar arasındaki birliği
tekrar güçlendiriyor ve kuruyor.
Baba ya hitap ederken mız ekini kullanmamız
ona gerçekten şan vermektedir! Aynı zamanda bize ve dünyaya olan
merhametine dikkati çeker. Birliğimizi tekrar tekrar kuran merhameti
aynı zamanda dünya için de merhamettir, böylece ulağı
İsaya iman etmeye de ulaşılır.
Birliğimiz Baba için gerçekten önemlidir!
Biz Hıristiyanlar önemliyiz, çünkü biriz! ve Onun
planını gerçekleştiriyoruz! Biz fakirlere sevginin önemli
olduğunu düşünmeye yatkınız, sonunculara dikkatimizi
vermemiz, adaletten konuşmamız, baskı yapanları
suçlamamız veya yayınlamamız, değişik yaş veya
meslekteki kişilerin haklarını savunmamızın önemli
olduğunu düşünürüz. Ama baba için bizim birliğimiz önemlidir.
İsa sadece bu mucizeyi istiyor, onunkilerden biri olmamızı
istiyor.
İman edenler topluluğu yürekte ve
düşüncede bir (2) olduğu zamanlar haksızlıklar,
baskılar, birinciler veya sonuncular yoktur: herkesi aydınlatan
Kutsal Ruh vardı, herkesi uzakta olanları bile İsaya ve
Kilisesine kuvvetle çekerdi, kurtuluş isterdi ve birlikte şunu
söylemeyi arzulardı: Göklerdeki Pedrimiz!
1) Yu 17, 21.23
2) Elç 4, 32
E.
Bizim kelimesi İsanın duasının
misyoner sözcüğüdür. Bu terimi Kilisenin İsa ve Baba ile birliği
çerçevesinde duyuyorsak bizim açılmamıza yarar! Ama tüm dünyanın
kalabalığının bir bağırması olarak görürsek
bizi ilgisiz ve kişiliksiz bırakır.
Biz Oğlunun Bedeninin organlarıyız.
Senin, dünyayı, parçalanmadan ve Bölücünün gücünden kurtarmaya
yolladığın Oğlunun organlarıyız. Bölücü
dünyayı Senden uzaklaştırır ve kişileri en güzel
niyetlerinden ters tarafa doğru hareket ettirir.
Biz Babanın dünyaya hediyesiyiz: Biz, kurtulmak
isteyenin peşine takılabileceği, birlik ve yaşam alanı
bulabileceği, birleştiğinde kendi ile huzur bulabileceği
yeriz. Biz, İsanın bulunduğu ve faal olduğu yeriz: Nerede
iki ya da üç kişi benim adımla toplanırsa, ben de orada
onların arasındayım! (1)
Baba, birliğimizin Babasıdır ve bu
birlikte şan bulur. En çok bizim birliğimizde Onun
Babalığı gözükür! Biz, Oğlu İsanın misyonunu
devam ettirdiği yeriz.
Birlik içersinde yaşayan ve bunun bilincinde olan
Kilise misyonerdir, ve bu, yaptıkları için değil, sadece birlik
olduğu içindir.
Babaya bizim diye hitap etmemizi sağlayan birlik
gerçeği, o kadar değerlidir ki bizi şehit olmaya hazır
bulmalıdır.
Kilisenin birliğini bozmamayı arzulamak ve
bunun için çalışmak bizleri haksızlıklara,
anlaşmazlıklara katlanmaya kabiliyetli kılar. Aynı zamanda
bizi, daha iyi bir Kilise için en güzel ideallerimizden vazgeçebilecek güçte
kılar.
Bu dersi vermiş azizler bulmak zor değildir.
İdeallerini Kilisenin birliğini bozmamak için feda edenler
vardır.
Aklıma Antonio Rosmini geliyor, ama geçmişte ve
zamanımızda daha birçok örnek bulabiliriz.
Babamız diyen Hıristiyan belki kendisini, onu
öldürmek veya incitmek isteyen dinsizler bulmaz, ama onu kandırmak,
çalmak, incitmek ve adını lekelemek isteyen başka
Hıristiyanlara rastlayabilir. Hatta Kilisenin bazı sorumluları
onu utandırabilirler, ona saygısızca davranabilirler veya ona
haksızlık edebilirler. İşte bu onun şehitliği
olacaktır, İsaya şahitlik yapması için fırsat
olacaktır: o birliği bozmuyor, çünkü birlik olan bir Kilise, mükemmel
olan bir Kiliseden önemlidir.
Birlik olan bir Kilise Babanın bir hediyesidir,
çünkü bölünmüş bir Kilise Kötünün aracıdır.
Birlik içindeki Kilise yeryüzünde gerçek olabilir,
mükemmel Kilise ise sadece göklerdedir.
Babamız derken, Kilisenin bir parçası
olduğumu ve Allahın ona verdiği görevi kabul ettiğimi,
tekrar ediyorum.
Bu söz, her Hıristiyanın misyonerlik ruhunu
canlı tutmaktadır. Dünyada Allahın Oğlu olarak
bulunduğunu ve sevgisini, özellikle İsa adında toplanan o tam
sevgisini dağıtmakla yükümlü olduğunu, hatırlatır. Bu
söz, devamlılıkla diğer Hıristiyanlar arasında birlik
içinde olmayı aramam ve benim ve onların kusurlarından
doğan engelleri aşmam için bir motivasyondur.
Babamız: Sen bizleri Oğlunla ve
dolayısıyla aramızda sıkı bir birlik içinde
görüyorsun.
Sen bizi böyle gördüğün için birlikteliğimizin
dünyaya çok meyve vereceğine de güveniyorsun: bu ancak, dünyayı
sevdiğin için yolladığın Oğlunun
ışığı ve şanı ile olabilir!
1) Mat 18, 20
F.
Göklerdeki Babamız!
Bu Allaha hayranlıkla bakan çocukların
haykırmasıdır, çünkü Onu uzak, soğuk ve yabancı
olarak görmüyorlar. Bu, alınmış ve hissedilmiş bir sevginin
haykırmasıdır! Aile hissi uyandıran bir sözdür: O ve biz,
Allah ve insanlar tarafından meydana gelen tek bir aile! Samimi, derin,
gerçek bir duygu doğuyor.
Ama bu aile ortamında O, Baba, Allah, merkez oluyor!
İnsan, yaşadığı problemleri
yaşamının ve dualarının merkezine koymaya
yatkındır.
Ancak Babanın daima düşüncelerimizin odak
noktası olması önemlidir! Gözler ona sabit bakmalı, Ona
dikkatle bakarak en ufak hareketleri gözlenmeli, böylece arzularını anlamak
için verdiği işaretleri anlayabiliriz.
Dua etmeyi İsadan öğrenen dikkatini Babaya
verir.
Bazen dua ederken dünyayı, gerçek ve
kızgın problemlerini düşünmeye yatkınım.
Bazen dua ederken, aklımla duanın
zamanını dolduracak görüntüler veya haberler ararım, benimle
Baba arasına bir şeyler koyarım.
Dikkatimin merkezi Babadır: bu sadece benim duamda
değil, hepimizin, Kilisenin duasında da böyle olmalıdır.
Böyle olmasa ilgilendiği dünyamıza hiçbir yenilik getiremez,
tatsız tuz olur, yani kendi olmaz.
Biz Onun çocuklarıyız, daima Ona
bakalım!
O, bizi kendi Çehresine ve Yüreğine
kararlılıkla dönmüş olarak görüyorsa bizi kendi bildiği
şekilde, çok sevmiş olduğu dünya için
kullanacaktır!
Allah, onu satan kardeşlerinin iyiliği için ve
onu hem saymış hem de takip etmiş olan tüm Mısır
halkının iyiliği için Yusuftan faydalandı: bunu Yusuf
daima Ona yönelmiş kaldığı için yapabildi!
Aynı şekilde yüreklerini Allaha yöneltmiş
olan herkes halk için bir kutsama oldu.
Yüreklerinde dünyevi problemleri saklamış
olanlar ise kayboldular.
İsa, kendi bile yeryüzü
hükümdarlıklarını hükmetme yerine, Babaya boyun eğmeyi
tercih etti: Sadece bu şekilde insanın düşmanını
yenebildi. (1)
Dünyaya yaşamı veren biz değiliz.
Yaşam Babadan gelir!
Dünyaya faydalı olmak istediğimiz zaman Babaya
bakmalıyız, üyeleri arasında bölünme kabul etmeyen bir ailenin
Oğluna samimiyetle bağlı olacağı gibi: huzurdan
vazgeçeceğine mirasından vazgeçmeyi tercih eder!
Baba biz Sana bakıyoruz ve Sen bize bakıyorsun:
gözlerimiz Sevginle karşılaşıyor ve Sana bağlı
kalıyoruz. Sen bizi, çok sevdiğin ve bunun için dünyanın
günahlarını üzerine alması için yolladığın,
sevgili tek Oğlun gibi görüyorsun.
Biz ise Sana, yaşamamıza, var olmamıza,
tüm dünyayı Sana getirmemize sebep olan Sevgi olarak bakıyoruz!
Sevgin için de tüm dünyayı sönmeyen Işığınla
kaplanması için Sana getirmek istiyoruz!
1) Mat 4, 8-11