ESENLİK SİZİNLE OLSUN

 

8. - 14. 15. - 21. 22. - 28.
29. - 35.
36. - 40.

İsa, şakirtlerinin yanında

daha birçok mucize yaptı. Onlar bu kitapta yazılı değildir.

Ama İsa’nın Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna iman edesiniz

ve iman edip O’nun adıyla yaşama sahip olasınız diye

bunlar yazılmıştır.

                                                      Gv 20,30-31

Not: Bu kısa meditasyonlar yerel radyomuzun sabah yayınlarından doğmuştur.

 

Aziz Yuhanna’nın İncil’indeki yirminci bölümünde belirttiği gibi, Diriliş İncili’ni tekrar okuyalım. Kısa bir ayet okuduktan sonra, tecrübelerimi hatırlayarak, yavaş yavaş tekrar okuyup açıklamayı deneyeceğim: size de yararlı olmasını ümit ediyorum.

İsa, aramızda yaşamak için dirildi; O, Kutsal Ruhu ile bizleri bir arada tutuyor. Bizleri canlı Kilise kılan bu birlik için O’na şükrediyoruz.

P. Vigilio Covi

1.

Sebt gününden sonraki günde erkenden, ortalık daha karanlıkken Mecdelli Meryem mezara gitti. Taşın mezarın girişinden kaldırılmış olduğunu gördü.

 

Ayetin başında bir zaman belirtilmektedir: "Sebt gününden sonraki gün": o Sebt günü, Yahudilerin en önemli günü olduğu halde, İsa’nın şakirtleri için bir şimşek hızıyla neredeyse farkına dahi varılmadan geçmişti. Çok üzücü, sessiz ve karanlık bir gündü.

Sebt gününden sonraki günde, yeni bir günde, Mecdelli Meryem harekete geçiyor.

Sebt gününden sonraki gün haftanın ilk günüdür; bu günde Kutsal Kitabın geleneğine dayanarak Tanrı ilk olarak ışığı yaratıp dünyayı var etmeye başladı.

İncil Yazarının bölüme böyle bir şekilde başlamasının rastlantı olduğunu sanmıyorum, bunun büyük bir anlamı var: Sebt gününden sonraki gün, erkenden, ilk ışığın doğuş vakti.

Bu kalkış ve şafak vakti yola koyulma, dünyanın ışığı olan İsa’nın dirilişiyle doğrudan bağlantılıdır. İsa dünyanın ışığıdır. İsa, dirilişi ile dünyaya yeni bir hayat getirir, zamana yeni bir boyut, her geçici şeye yeni bir anlam kazandırır.

“Sebt gönünden sonraki gün Mecdelli Meryem mezara gitti”: bu gün güzel bir gündür; bu gün, İsa ile haçta kaldığımız zamanlarda bize cesaret ve teselli verir. Çektiğimiz sıkıntılardan sonra yeniden bir ilk gün doğar: ışık, yenilik ve kutsallıkla dolu bir gün.

Bugün senin için de bu şekilde geçsin. Rab’be bugün bizlere barışını ve yüzünün ışığını bağışlaması için birlikte dua edelim.

 

Ölüler arasından dirilmiş olan Rabbimiz Mesih İsa bize acı, bizleri kurtar ve gün boyunca senin tanıkların olabilmemiz için kalplerimizi sevincinle doldur!

 

2.

Sebt gününden sonraki günde erkenden, ortalık daha karanlıkken Mecdelli Meryem mezara gitti.

 

Mecdelli Meryem kim? İncil’de birçok kez anılan kadınlardan biridir. Mecdelli Meryem’den İsa tam yedi cin kovmuştu. Omuzlarında sıkıntı ve aşağılanma yüklü bir kadındır. Kendisiyle birlikte kötü bir ruh ya da yedi kötü ruh bile taşımak kuşkusuz küçük düşüren ve üzücü bir durumdur. Şüphesiz kendisini bu korkunç ve umutsuz durumdan kurtarıp özgür kılan İsa’ya çok minnettardır.

Mecdelli Meryem bundan sonra İsa’nın izinde yürüdü, o da diğer kadınlarla birlikte kendi olanaklarıyla İsa’ya yardım etti. İsa’nın Annesi Meryem, başka bir Meryem ve diğer bir kadınla birlikte İsa’nın haçının altında durdu.

Mecdelli Meryem mezara erkenden tek başına gitmeye teşebbüs edendir. Diğerlerini bırakıp tek başına kalktı, cesur oldu, diğerlerinin yaptıklarına bakmadı, onların ne yapıp yapmadıklarına bir şey söylemedi. “Ben gidiyorum!” dedi. Mecdelli Meryem, İsa için kendisini sorumlu tutuyor, görmek ve olanları anlamak istiyor, Rab’bin bedenine ve kendisine göre Rab’bin bulunduğu yere yakın olmak istiyor.

Bugün bizim için de Mecdelli Meryem büyük bir örnek ve Tanrı’nın büyük bir armağanı olabilir. O bize, “Başkalarının harekete geçmesini beklemeden, harekete geç; başkalarının koşmasını beklemeden koşmaya başla; başkalarının Rab’bi sevmeye başlamalarını beklemek yerine, ilk önce sen sev! Arkandan diğerleri de seni izleyecektir. Sen kendin başla, başkalarını bekleme” diyor.

Gel, Kutsal Ruh, bizleri güçlü ve cesur kıl ki başkalarının yaptıklarından ve söylediklerinden etkilenmiş olmamıza izin vermeden, gözlerimizi daima İsa’ya dikip, başkalarının bizi itmesini beklemeden O’nu ilk olarak sevenler olalım.

Kutsal Ruh, sana şükürler olsun çünkü sen hayatımıza gelip içimizde büyük bir değişim yaratıyorsun.

3.

Sebt gününden sonraki günde erkenden, ortalık daha karanlıkken Mecdelli Meryem mezara gitti.

“Mecdelli Meryem mezara gitti”. Neden mezara gidiyor? Meryem orada İsa’yı bulacağını düşünüyor, ona göre Rab İsa’nın cesedine ve O’nun koyulduğu yere özen göstermek Rab İsa’yı sevmek demektir.

Mecdelli Meryem yeni şeyleri henüz düşünemez. O, geçmişte yaşıyor: mezara gidiyor, ölümün yerine gidiyor, üzüntülü anları, hala kalbini sıkıştıran acı dolu anları hatırlatan yere gidiyor. Meryem mezara gidiyor.

Meryem’in tek başına mezara koşması bana, düşüncelerimizde, kendi üzüntü ve acılarımıza dönüşümüzü hatırlatıyor. Üzüntü dolu bir tecrübe yaşadığımızda, hastalık veya başka bir felaket yaşadığımızda, kalbimiz uzun bir süre için orada kalır. Aklımız, saatlerce, günlerce, hatta bazen haftalarca veya aylarca o acı dolu olayda, o ana takılıp kalır; durum böyle olunca da hatırlanan acıları, gözyaşları takip eder, bizleri mutsuz kılar, ağırlığı altında bizleri ezip bunalıma sokar. Geçmişte, kendimize acı veren olaylara takılırız, yani kendi kendimizi düşünürüz; geçmişe baktığımız sürece Rab’bin yeni çağrılarına dikkat edemeyiz.

Rab’den kalbimizi, diri olan kendisine yönlendirecek yeni bir lütuf isteyelim.

Sıkıntı ve acı dolu anlarda, hastalık ve ölüm karşısında bakışlarımızı Rab’be çevirip şöyle diyelim: “Rabbim, kuşkusuz sen içinde bulunduğum bu durum aracılığıyla bana bir şeyler açıklamaya çalışıyorsun; eğer ben şu anda acı çekersem demek ki sen benimle konuşup bana yeni bir şey vermek istiyorsun: hayatımı kardeşlerim için bir işaret ve bir lütuf kılmak istiyorsun.

Teşekkürler, Rab İsa! Anlamama ve görmeme yardım et; bana, şimdi doğmak üzere olan ışığını bağışla.

4.

Sebt gününden sonraki günde erkenden, ortalık daha karanlıkken Mecdelli Meryem mezara gitti.

"Karanlıkken" ve "erkenden": İncil Yazarının belirttiği bu biraz garip gerçeğe dikkat edelim.

Burada “erkenden” kelimesi yeni günün doğmak üzere olduğu demektir. Işık doğması yakındır, yeni bir umut, zafer ve kurtuluş çağı başlamak üzeredir.

“Karanlıkken”. İncil Yazarı Yuhanna “ortalık daha karanlıkken” demekle ne kastediyor? Işık doğmak üzereyken nasıl karanlık olur?

Gün, Meryem’in kalbinde hala ağarmamıştır.

Meryem, gördüğümüz gibi, ölüme, geçmişe ve mezara yönelmiştir. Kalbi hala karanlıktır, içinde sadece hüküm süren acı, hayal kırıklığı ve körlük: hiç umudu kalmamıştır. Meryem, İsa’nın ölümünde “Tanrı’nın işini” görememiştir. İsa’nın acı çekmeyi, insanlar tarafından reddedilmeyi, ele verilip, öldürülmeyi kabul etmesindeki “Tanrı’nın işini” göremediği için kalbi hâlâ karanlıktır.

Koşmaktadır. Meryem Rabbi sever, ya da kendine göre O’nu sevmeye çalışır, O’na minnettardır, buna rağmen kalbi hâlâ karanlıktadır. Tanrı’nın işini yaşanan olayların hiçbirinde görememektedir. Acı anında Meryem için Tanrı saklanmıştır: “daha karanlıkken”.

Bu karanlık birçok kez tekrarlanır! Tanrı’nın işi aşikâr olmasına ve daima büyümesine rağmen, fiziksel veya manevi acılar, yeryüzünde çekilen sıkıntılar bizi karanlıkta tutmaktadır. Tanrı’nın işlerini acılarımız içinde göremiyoruz, bazen de görmek istemiyoruz.

O’ndan bize yardım etmesini diliyoruz.

Rab İsa, dirilmiş olan Sen, gözlerimizi ışığınla aydınlat, kalplerimize ışığını koy ki seni görebilelim. Sıkıntılı, acı dolu zamanlarda, terk edildiğimiz veya anlaşılmadığımız durumlarda, Baba’nın işlerini ayırt edebilmemizi sağla. Tanrı Babamızdır, ve bu dönemlerde özel olarak bizi sever: bunu görme lütfunu bizlere bağışla.

5.

Sebt gününden sonraki günde erkenden, ortalık daha karanlıkken Mecdelli Meryem mezara gitti. Taşın mezarın girişinden kaldırılmış olduğunu gördü.

Cümlenin sonu üzerinde duralım: “Taşın mezarın girişinden kaldırılmış olduğunu gördü”. Meryem, kendisinin mezarın önünde durması gerektiğini biliyordu, mezarın girişini kaplayan taşı bulacağını da biliyordu, ancak oraya vardığında kendisini bir sürpriz bekliyordu: mezarın girişini kapatan taş kaldırılmıştı. Mezar açıktı, içeri girebilirdi.

Meryem kim bilir nasıl da şaşırmıştı? Fakat Meryem sadece gözler ile, sadece maddi bir bakışla bakıyor; derinliği görmüyor, gördüğü şeylerin derin anlamlarını kavrayamıyordu. Taşın kaldırılmış olduğunu görmesine rağmen bunun bir zafere işaret ettiğini, dirilişin bir işareti olduğunu anlayamıyor, dolayısıyla da Alleluya diyerek haykıramıyordu.

Meryem’in bunun farkına varmasını hak iddia etmiyoruz fakat İncil Yazarı bunu bize inceletiyor. Nitekim burada İncil Yazarı “görmek” fiilini belli bir amaç için kullanıyor: fiil yunancadan gelmekte ve yüzeysel olarak görme, içeriğinin farkına varmama anlamını taşıyor.

Gün boyunca kim bilir ne kadar çok şey görüp, seyretmekteyiz! Normal şeyler, yeni ve bizleri şaşırtan şeyler... Gördüklerimiz karşısında biz nasıl davranacağız? Tanrı’nın sevgisi, O’nun zaferi, O’nun bazen gizli, bazen de aşikâr fakat gerçek olan lütfunu onlarda görmeden geçip gidebiliriz. O halde biz, gördüklerimiz karşısında nasıl davranmalıyız?

Çok yakınımızda, hatta evimizde, gün boyunca baktığımız her şeyde ve bugünkü karşılaşmamızda fazlasını “görmeye” çalışalım. Olaylara ve karşılaşmalara yüzeysel olarak yaklaşmak yerine, derinliğini görmeye çalışalım. Tanrı’nın onları ne kadar büyük bir sevgi ile hazırladığını “görmeye” çalışalım veya onlar aracılığıyla Tanrı’nın bizleri sevmeye çağrısını “görmeye” çalışalım. Tanrı’nın bizim aracılığımızla da zaferini bugünün olaylarına taşımak istediğinin farkına varmaya çalışalım. Bugünkü olayların içine bizim aracılığımızla da zaferini götürmek isteyen Tanrı’yı görmeye çalışacağız. O, daha çok bilinçli ve aktif varlığımız aracılığıyla, daha içten, ruhsal ve kendisine sadık çalışmamız aracılığıyla Rab İsa’nın dirilişini göstermek istiyor.

Rab’den “görebilmemiz” için gözlerimize ışık lütfunu dua aracılığıyla dileyelim.

Kutsal Ruh, bu ışığı bize ver ki, başımıza görünüşte normal yada tuhaf gelen olaylar karşısında, Tanrı’nın sevgisini “görebiliriz”; bizlere Baba’nın sevgisini “görmek” için, İsa’nın zaferini “görmek” için, bugün Rab’bin benden istediklerini “görmek” için lütfunu bağışla.

Teşekkürler, Kutsal Ruh!

6.

Sebt gününden sonraki günde erkenden, ortalık daha karanlıkken Mecdelli Meryem mezara gitti. Taşın mezarın girişinden kaldırılmış olduğunu gördü.

 

“Mecdelli Meryem taşın mezarın girişinden kaldırılmış olduğunu gördü”. Taş artık mezarın girişini kapatmamaktadır. Mecdelli Meryem hala olayı anlamış değildir. O hemen, göreceğimiz gibi, taşın dışardan birisi tarafından devrildiğini düşündü.

Devrilen taşı görerek, “Burada taşa birilerinin el attığını” düşündü. Ancak yanılmaktadır, taş bu şekilde devrilmemiş; mezarın taşı dışardan değil, içerden yeri değiştirilmiştir.

Bu olayın insanlarla alakası yoktu. Bu olay sadece “Başka Biri ile” alakalıydı, sadece Tanrı’nın kudreti ile alakalıydı: Tanrı’nın Mesih’i için, Tanrı’nın Oğlu İsa için olan sevgisinin kudreti vardı; o Oğul ki sonuna kadar kendi hayatını sundu.

Hayatta karşılaştığım birçok iyi veya kötü olayda, beklediğimden farklı olan olaylarda suçu hemen, tıpkı Mecdelli Meryem’in yaptığı gibi, başkalarının üzerine atıyorum. Mezarın girişini kapatan taşın dışarıdan, olaya karışan biri tarafından kenara itilmiş olduğunu düşünüyorum. Sanki biri Tanrı’nın planlarını engellenmek istiyormuş gibi, sanki Tanrı’nın benim için, Kilisesi ve dünya için hazırladığı tarihine dokunmak istiyormuş gibi.

Aslında durum çok farklı! Şikayet ettiğim veya suçu başkalarına attığım olaylar, sadece Tanrı tarafından istenen veya izin verilen olaylar olabilir; bu olaylar aracılığıyla O, bilgeliğine göre, hayatımı, hayatımızı, Kilisenin hayatını yönetmek istiyor. O’nun bilgiliği bizim bilgiliğimizden daha büyük, daha aydınlık, daha güzel bir bilgiliktir.

Dolayısıyla eğer bugün beklemediğim veya beklediğimden farklı bir durumla karşılaşacak olursam, şikayet etmeyeceğim, dırdırlanmayacağım; bunun arkasında Tanrı’nın eli olabilir, Rab’bin yeni bir projesi olabilir, pozitif ve büyük bir şey olabilir, öyle bir şey ki benim ve etrafımda olanların varlığını değiştirebilir. Baba, bizlere olan sevgisi ile, çalışmakta! Her şeyden memnum olabilirim!

Mezarın girişini kapatan taşın kaldırılması belki dışarıdan insanlar tarafından değil, Rabbin eli tarafından olabilirdi.

Dua etmeye devam edelim: nitekim beklenmedik olaylarda ya da aksiliklerde Rab’bin işini görebilmek O’nun bize lütfudur.

Rab İsa, Dirilişini anlamamızı sağla!

Hayatımızda da Tanrı’nın elinin çalıştığını, O’nun “içeriden mezarın taşını kaldırdığını”, yani O’nun kendisi günlerimizi, hayatımızı, sevgi dolu bilgeliğinle yönettiğini anlamamızı sağla.


7.

Koşarak Mecdelli Meryem Simon Petrus’a ve İsa’nın sevdiği öbür şakirde geldi. Onlara, «Rab’bi mezardan almışlar, nereye koyduklarını da bilmiyoruz» dedi.

“Koşarak Mecdelli Meryem...”: Mecdelli Meryem geri dönüp mezardan uzaklaşıyor; bir şey gördü, bu şeyden insanları sorumlu tuttu; gördüğünü haber vermeye gidiyor. Ama haberi kime verecektir? Simon Petrus’a ve İsa’nın sevdiği öbür şakirde geldi.”

Mecdelli Meryem neden onlara gitti?

Meryem, kararlı bir şekilde tam da bu iki şakirde gitmişti; onlarla birlikte orada başkalarının olup olmadıklarını bilmiyoruz. Ne olursa olsun İncil Yazarı bu detayı bildirir. Ben, Mecdelli Meryem’in koşarak Petrus’a ve İsa’nın sevdiği öbür şakirde gitme nedenini şöyle görüyorum: Meryem bu iki şakirdin Hanna ve Kayfa’nın avlusuna kadar gidip, İsa’yı izlediklerini biliyordu. Nitekim şakirtlerden sadece bu ikisi İsa uğruna, kendileri için de tehlikeli olan o avluya girmeye cesaret ettiler. Bu avluda iki şakirtten biri İsa’ya sadık kalmıştı, öbürü ise sadakatsiz olmuştu.

Mecdelli Meryem bu iki şakirde gidiyor.

Bizler de çoğu kez Meryem gibi davrandığımızdan onun bu kararını garipsediğimizi sanmıyorum. Birisiyle özel bir konu, yani bizim için önemli, hayatımızı etkileyen bir haberi veya bize acı çektiren bir olayı paylaşmak istediğimizde kime koşarız? Kiminle konuşmaya gider, kimden yardım ararız? Bizler de Rab’le birlikte acı çektiği ve acıda, başarısızlıklarda da O’na sadık kalan kişilere seve seve ve tereddüt etmeden başvururuz. Biz de acı çekebildiklerini bildiğimiz kişilere gideriz: sadece bunlara yüreğimizi açabiliriz.

Bu günü Rab’bin Dirilişinin sevincini yüreklerimizde taşıyarak yaşayalım. Aynı zamanda acı çektiğimizi bilmekten de sevineceğiz, bizim Baba’ya ve İsa’ya hayatımızı sunma yeteneğimizin olmasından da mutlu oluyoruz. Acı çektiğimiz olayların, denenmede olan başka kardeşlerimize yardım etmeye bizi yetenekli kıldığından eminiz.

Bizler İnanlılar Topluluğu olan Kilise’de, birbirimize yardım etmek için varız. Birbirimize yardımcı olduğumuz için birbirimize kardeş diyoruz. Yapabileceğimiz en büyük yardım, kardeşlerin acılarını dinlemek; bu dinlememiz aracılığıyla belki kardeşlerimize bir söz değil, ama bir gülüş, sıkıntılarını paylaştığımızı gösteren bir hareket, daha iyisi İsa’nın haçına bir yönlendirmeyi verebiliriz. Çünkü bakışlarımızı haça çevirdiğimizde dirilişin ümidini tadarız. Geçen senelerde ya da geçen günlerde yaşadığımız acılardan şikâyetçi olmayalım, çünkü onlar kardeşlerimize yardımcı olabilmemiz için bize iç kuvvet sağlarlar.

Hayatımızı Kilise ve insanlar için bir armağan kılan Rabbimiz İsa’ya övgüler sunalım.

>>>>>>